6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1158
Okunma
Tarla çamuru;
Yuvarlanırdı ayaklarından kadının.
Kamyoncu nazarından fırlayan,
Kayalar parçalanırdı,
Tınısız noktadan.
Umarsızca aşınırdı yol,
Un fabrikasına uzanan....
Yirmili yıllardı;
Kara kara ömrüne dolan.
Sokak lambalarına düşerdi
Akşamlarda hüzzam.
Yağardı üzerine;
Soluk soluğa çatlayan tavan.
Fare korosunun si notasından
Seslendirdiği gecede ezilirdi,
An be an...
Bilinmez;
Kaç vakit kırılırdı omuzlarında buzdan
Beklerdi,
Sokağa bakamadan.
Kepek tozuna bulanmış evde
Kesik kesik tüterdi duman.
Sütçünün yaban kazları eşiğinde,
Çığlık atardı,
Umutsuz bir ferman....
Şişenin dibinde kopunca zaman,
Düşe kalka çalardı kapıyı adam...
Kaçıştı aradığı;
Üst üste binen yokluktan.
Umut...
Saman saman yüzünde sararan.
Bilinmez, hangisiydi?
Rakı kadehinde soyulmuş salatalık kadar sıkışan.......
Nurhayat Nalçacı