8
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2374
Okunma

Doğru,
Doğrunun yalan olduğunu anlamak kadar sıcak bir doğru
Yakıyor içerlerimi bu kutsal keder…
Sonu görünmeyen lâin bir yol bu
Sahibi mirasın özünden bi-haber!
İnsafkâr bir rüzgâr eser mısralarımda
Müstehcen bir anlamı bıçaklarken ben
Şûhane bir kadın sirayet ediyor yavaşça
Damarlarıma
Naif bir mebun sırıtıyor köşe başında
Yüce efkâr-ı amme kirletilirken
Elemime havariler gerek
Bu yük tek yüreğin harcı değildir
Anlamsızlık sucuna hüküm giymişim
Bu dağ, tepe, toprak, yollar kimindir?
Sen,
Kıvılcım ruhlu Pandorra!
Evet, sen!
Istırap ve fenalığınla geldin bize.
Öldürdüğün kartal iner her gece düşüme
Ey yüce mucit Promete!
Kurnaz Sisyphosum yüküm büyükçe
Didik didik oldu ciğerim
Ateşin nerde?
Köhne bir deniz gönderir
Bad-ı sabamı
En yeni karanlıklarını giyer gece
Ben necis bir ölümü soyunurken
Yanmış boşluğa
Sen böyle biliyorsun geceyi
Gece farklı istiyor kendini
Seyreyle nâr -ı ab-gâhın şavkını
Cüzzamlı tinler şehrindeki
Irzını geceye veren kadının
Bulamadan genc –i ömründeki dengini
Ölüm kaldı bu şehirde
masum ve temiz.
Mundarlar şehrinde bir asil ölüm.
Bir de küçük bir kız kimsesiz
Bir manzara var burada
Bir maraz-ı acâib vaha
Kasıtsız yazmadım meramımı
Beyhude sual etme daha
Sahibine Dipnot: Sevgili nihan-name dostuma transkribe jesti icin ayriyeten tesekkürlerimi sunarim...
5.0
100% (1)