30
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2883
Okunma

Ben gibi gaflettekilerin işidir her sancıyı kederi bilen
ve her yitik sonrası kaderin karşısına “vebal senin!” nakaratıyla dikilen
Ey İnsan!
Ey sen ve ben!
Ey suçsuz!
Haydi, dökül biraz…
İlkin gözlerden başla soyunmaya ve sen sus gözlerin desin;
nerelerde dolaştığını, nerde gülüp nerde ağladığını
ve her hercaî bakışı kâr sayıp, ağladığında nasıl tevekkülden uzaklaştığını
hem ar’a
hem de arsızca
yetim hakkına nasıl göz diktiğini…
Eyvah!
Kim gözlerimi kör etti?
Eller ki en bulunmaz şefkattir tutunca bir çocuğun ellerini
Eller ki en çok duâya yakışır ve de emeğe
Ki ölümsüz sevgidir yârin ellerini bırakmadığında…
Şimdi söyle ey insan!
Hangi kitap revâ görmüştür ellere kan kokusunu
Hangi el kazar kendi kuyusunu yıktıkça bir garibanın yuvasını
Ve hangi hak, hangi hukuk kabul eder binlerce mazlumun ölüsünü!
Eyvah!
Kim ellerimi kırdı?
Alın teridir helâl lokmanın boğazdan aşağı inişini huzurla sağlayan
Ki sırtındaki küfeyle beli bükük değildir aslında hiçbir hamalın
Kim der! Kim diyebilir ki beli bükülür diye
kimi beyzadelerin zevk ve sefa ile bellerini büktükleri kadar
ve "el kiri" olma pahasına heves ve heba ile
sırtını yere vuran kadınlar kadar!
Eyvah!
Kim belimi büktü?
Şimdi;
Ağızda başıboş dolanan ey mendebur dil!
Sus biraz! Gömülmeden o ebedi çukura...
Gün olur da derlerse;
“Bak salân okunuyor!”
Hani nerde salâvat, hani nerde tevhidin?
Düşersin bin bir derde kilitlenince dilin…
Eyvah!
Kim dilimi lâl etti?
Gün gelir;
“keser döner sap döner”
Bakmışsın ki varmışsın tezden o dar kapıya
Diyebilir misin ki burda benim işim ne?
Ve neden çatırdıyor tüm kemiklerim böyle…
Eyvah!
Kim makberimi kazdı?
22.03.2009
Saadet ÜN