119
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3792
Okunma

Cennet gibi dünyamızı
Çevirdik harabeye
Unuttuk insan olmayı
Ve insanca yaşamayı
Hiç usanmadık yıkmaktan
Hiç bıkmadık yok etmekten,
Duymadık,
Duymazlıktan geldik
“ yeter “ diyen sesleri
Bir daha
Bir daha indirdik
Utanmadan darbeleri
İnsanlığın değil
Olduk sermayenin kölesi
Yapmışız duvarları önümüze
Parmaklık örmüşüz hayallerimize
Kapatmışız gözlerimizi,
Sevgiye ve güvene
Avutmuşuz kendimizi yalanlarla
İnanmışız kendimiz, kendi yalanımıza
Ve
Ve izin vermişiz
Korku tohumlarının ekilmesine
Kulaç atamamışız mavi sularda
Korkmuşuz kendi gölgemizden
Ve
Çıkamamışız koylar dışına
Boğulup gitmişiz sığ sularda
Ekmişiz nifak tohumlarını beynimize
Uzatmamışız elimizi düşenlere
Çekip gitmişiz yanından
Dönüp bakmamışız “ banane” diye
Ve
Kaybetmişiz benliğimizi,
Çıkar üstüne kurmuşuz ilişkilerimizi
Unutmuş unutur olmuşuz
Karşılıksız sevmeyi sevilmeyi
Acı içinde yüreğimiz
Ağrı içinde beynimiz
Düşünüyoruz şimdi,
Dönmek mümkün mü geri,
Onarabilecek miyiz düşleri,
Salabilecek miyiz beyinleri
Yeniden düşünceye
“Yeter” diyen sesleri duyup,
Yanacak mıyız pişmanlıklarımızda
Yanlışları görüp
Tamir edebilecek miyiz yıktıklarımızı
Ve
Yeniden
İnsan gibi insan olmayı
Başarabilecek miyiz şimdi?
Türkan DİNÇER
01:45
(yüzmek varken enginlerde
Sordunuz mu kendinize,
Neden çayda boğuluruz …)
Resim Türkan DİNÇER
Yer: Sinop’ta gün batımı