11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1562
Okunma

Soğanı bir yumrukta tuş ederdik
Bağdaş kurduğumuz yer sofrasında
Yanında bir tencere kuru fasulye
Bir desti de soğuk yayık ayranı
Ayni tasta başlardı kaşık savaşı
Burası ninemin karpuz tarlası
Köyün çayı geçerdi yanı başından
Yılanlar tıslardı
Biz korkardık
Çocuktuk
Karpuza bıçak değmezdi tadı kaçmasın diye
Tutup kulağından en büyüğünü vururduk yere
Çatlayınca ortasından ikiye
Göbeğinden başlanırdı elle yenmeye
Kabukları atılırdı ineklere
Burası ninemin karpuz tarlası
Köyün yolu geçerdi yanı başından
Köpekler havlardı
Biz korkardık
Çocuktuk
Üzümlere ben düşerdi
Biz, güneşten önce bağa
Elimizde şıra kokulu sepet
Her kütüğün bir adı vardı
Kimi Çavuş’tu kimi hafızali
Her üzümün bir başka koruk tadı
Bir başka gökkuşağı rengi
Burası ninemin yukarı mahalledeki bağı
Köyün mezarlığı vardı yanı başında
Oynayamazdık yakınında
Biz korkardık
Çocuktuk
Dam dolusu inek, öküz, dana
Ağıl dolusu koyun, kuzu
Maşrapayla içirirdi ninem taze sağılmış sıcacık sütü
Yayık sesleriyle başlardı gün, uyanırdık
Gaz lambalarıyla devam ederdi gece
İmece usulü soyulurdu mısır koçanları
Ayrılırdı taneleri gündöndülerin başlarından dövülerek
Gölle kokusu karışırdı yaz sıcağı terine kadınların maniler eşliğinde
Burası ninemin evi
Kocaman bir dut ağacı vardı avluda
Çıkamazdık dallarına
Biz korkardık
Çocuktuk
Büyüdük, okullu olduk, okuduk
Büyüdük koca adamlar olduk
Kimimiz mühendis, kimimiz doktor
Sığamadık çocuk dünyamıza daraldık
Koptuk köyümüzden, şehirli olduk
Memleketimizden olduk, ekmek kavgasına
Tezek kokularını mazota boyadık
Asfaltlar döşedik
Çiçek yüreğimize, ağaçsız
Topuklu ayakkabılarımızda unuttuk
Yalınayak toprağa sıcacık basmasını
Unuttuk güneşin doğuşunu unuttuk batışını
Unuttuk bir baş soğanı toprağa dikmesini
Unuttuk bir folluktan taze yumurta alıp içmesini
Unuttuk bir meyveyi dalından koparmasını
Unuttuk ekmeklik hamurun mayalanmasını
Değer miydi? Diye
Düşünüyorum şimdi
Sözlerimiz vardı verilmiş yarınlara, dönecektik
Tutamadık
Çıkamadık yaşam kanunlarının dışına
Kopamadık
Biz korkardık
Yılandan, köpekten, yalandan
Çocuktuk
Büyüdük
Korkak kaldık
Gidiyorum!
Çocukluğum asılı kaldı
Ağustosböceği şarkılı incirin gevrek dallarında
Gel, diyor
Çocuk ellerim tutuklu kaldı
Komşunun nar ağacında gece hırsızı
Gel, diyor
Renklerim;
Hıdrellez salıncağında uçuşan
Çiçekli basmadan kloş entarimde
Gel, diyor
Bacaklarım;
Isırgan otu dağlamalı, papatya kokulu
Gel, diyor
Ninemin yattığı
Köy girişindeki yeşil yalnızlık
Köhne sessiz çığlık
Gel, diyor
Karpuz tarlası hala yerinde midir?
Gidiyorum!
Yanımda iki kavak ağacı!
Nurten Altınok