Soğanı bir yumrukta tuş ederdik Bağdaş kurduğumuz yer sofrasında Yanında bir tencere kuru fasulye Bir desti de soğuk yayık ayranı Ayni tasta başlardı kaşık savaşı
Burası ninemin karpuz tarlası Köyün çayı geçerdi yanı başından Yılanlar tıslardı Biz korkardık Çocuktuk
Karpuza bıçak değmezdi tadı kaçmasın diye Tutup kulağından en büyüğünü vururduk yere Çatlayınca ortasından ikiye Göbeğinden başlanırdı elle yenmeye Kabukları atılırdı ineklere
Burası ninemin karpuz tarlası Köyün yolu geçerdi yanı başından Köpekler havlardı Biz korkardık Çocuktuk
Üzümlere ben düşerdi Biz, güneşten önce bağa Elimizde şıra kokulu sepet Her kütüğün bir adı vardı Kimi Çavuş’tu kimi hafızali Her üzümün bir başka koruk tadı Bir başka gökkuşağı rengi
Burası ninemin yukarı mahalledeki bağı Köyün mezarlığı vardı yanı başında Oynayamazdık yakınında Biz korkardık Çocuktuk
Dam dolusu inek, öküz, dana Ağıl dolusu koyun, kuzu Maşrapayla içirirdi ninem taze sağılmış sıcacık sütü Yayık sesleriyle başlardı gün, uyanırdık Gaz lambalarıyla devam ederdi gece İmece usulü soyulurdu mısır koçanları Ayrılırdı taneleri gündöndülerin başlarından dövülerek Gölle kokusu karışırdı yaz sıcağı terine kadınların maniler eşliğinde
Burası ninemin evi Kocaman bir dut ağacı vardı avluda Çıkamazdık dallarına Biz korkardık Çocuktuk
Unuttuk güneşin doğuşunu unuttuk batışını Unuttuk bir baş soğanı toprağa dikmesini Unuttuk bir folluktan taze yumurta alıp içmesini Unuttuk bir meyveyi dalından koparmasını Unuttuk ekmeklik hamurun mayalanmasını
Değer miydi? Diye Düşünüyorum şimdi
Sözlerimiz vardı verilmiş yarınlara, dönecektik Tutamadık Çıkamadık yaşam kanunlarının dışına Kopamadık Biz korkardık Yılandan, köpekten, yalandan Çocuktuk Büyüdük Korkak kaldık
Gidiyorum!
Çocukluğum asılı kaldı Ağustosböceği şarkılı incirin gevrek dallarında Gel, diyor
Çocuk ellerim tutuklu kaldı Komşunun nar ağacında gece hırsızı Gel, diyor
Bacaklarım; Isırgan otu dağlamalı, papatya kokulu Gel, diyor
Ninemin yattığı Köy girişindeki yeşil yalnızlık Köhne sessiz çığlık Gel, diyor
Karpuz tarlası hala yerinde midir?
Gidiyorum! Yanımda iki kavak ağacı!
Nurten Altınok
Paylaş
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Of,of of ki ne offf... Bağda doğmuş birine bu yapılır mı?Ümmü Ninem geldi gözümün önüne,Ebegümeci,ısırgan otu,turp otu,sarmaşık derken hemen bir sofra kurardı,bağda ki,çardağın altına... Bütün torunlar çala kaşık saldırırdık Ümmü Ninemin yemeklerine... Ne günlerdi o günler... Ah ah,ah ki ne ahhh... Duyulan özlemlere,yaşanan geçmişlere ah çekmemek elde mi? Yüreğinizde ki,ışık hiç sönmesin... Kutlarım bu içten şiirinizi... Saygılar sunarım... M.Ali
Annemin tatlı anıları canladı dizi dibine oturur mum kesiği dinlerdik masal gibi, kendimi yaşamış kadar hissettim inanın Tarzınızı çok beğendiğimide ifade etmek isterim Bu arada kurufasulyeyide iyi pişiririm hani:) beklerim kusursuz şiir.......... saygılar
Beni aldınız o yıllara götürdünüz,çocukluğuma ben bir şirimde demiştim teknoloji denilen dişi canavar beni benden aldı sevdiklerimi çaldı.Eskiye ne de çok özlem duymakyatız.Ama aldırmayın hayat bu acımasızda olsa biz yine ayakta ölürüz.Yüreğiize sağlık
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.