1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1133
Okunma
ANADOLU’M
Malazgirt’te
Türklük dumanını tüttüren ocak.
Sana
Alparslan’dan, Melikşah’tan
Selâm var kucak kucak.
Diyorlar ki,
Aç, susuz, yalın ayak
Yedi başlı ejderhayla savaştık.
Yılmadık, usanmadık.
Elimizde kılıç, kalkan,
Besmeleyle açtık kapını.
Ana gibi
Anadolu koyduk adını.
Fatih, Yavuz, Atatürk.
Daha niceleri…
Aynı masada ant içmiş gibi
Sana sesleniyorlar:
“Biz
Şehit kanlarıyla
Yıkanmış toprağında
Türklüğün şanını yükseltirken,
Gençlerin çiçek gibi açıyor,
Doğudan batıya,
Kuzeyden güneye,
Burcu burcu,
Senin kokunu yayıyorlardı.
Bugün ise
Yaban eller
Açan çiçeklerini zehirliyorlar.
Üzerinde benzi soluk
Güller, sümbüller türemiş.
Gülün de sümbülün de
Kokusu içimize sinmiyor.
Belli ki suçlu değil onlar.
Sembolü haç olan
O bahçeler varken…
O zaman
O zaman endişe sarıyor bizi.
Çiçeklerinin
Yok olmasından korkuyoruz.
Sanma ki
Seni suçluyoruz Anadolu’m.
Biz
Atatürk, Fatih, Yavuz
İnan ki seni çok seviyoruz.
Dedikten sonra;
Hani
Kıraç dağlarında,
Yemyeşil ovalarında,
Beraber uçuyordu kuşlar.
Şimdi
Öbek öbek uçuşan
Kuşlarını arıyoruz.
Bulamıyoruz
Çünkü
Kargalar saldırıyor.
Ne bülbül var ne serçe”
Diyerek
Göz yaşlarını sildiler.
Bu sözlerden pek etkilendim.
Dedim ki:
Can Anadolu’m
Türk kültürüyle yıkanmış
Temel taşların sarsılırken,
Dağlarında kara bulutlar,
Zirvelerinde çakallar dolanıyor.
Seni sevenler vuslata ermemiş.
Sana bakan gözler
Kör olmuş sanki.
Aklın nefse esir olduğu gibi
Bâtılın esiri olmuşlar.
Üzülme Anadolu’m üzülme.
Gün gelir
Çakallar avlanır
Vatanda birlik sağlanır.
Evet
Ben, sen, o
Hepimiz
Atatürk, Fatih, Yavuz.
Yeniden sana sesleniyoruz:
Nice zorlukları
İçine sindiren toprak!
Anadolu’m
Şahidindir
Üstünde yeşeren yaprak.
Diriler,
Üzerinde rahat yaşarken,
Sanma ki,
Olanlara karşı ruhlar habersiz.
Elbette değil…
Duy sesimizi Anadolu’m.
Silkin artık!
Öyle silkin ki,
İçindeki ölüler
Dirilere şöyle haykırsın:
“Biz hakikat uykusundan uyandık
Siz hâlâ gaflettesiniz.”
HÜSEYİN KARAÇENGEL