1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1114
Okunma
UYANIŞ
Merhaba kardeş!
Başın iki elinin arasında,
Neyi düşünürsün bu yaşında?
Bir sıkıntın vardır elbet.
Yaşın daha on beş
Benimle biraz dertleş,
Hadi kardeş.
Yoksa sevdanı mı bekliyorsun?
Bekle!
Yanına da vatan aşkını ekle.
Ki,
Nerede, kime aşık olduğunu bilesin!
İkimiz de
Aynı bahçenin bağbanı,
Aynı vatanın çınarıyız.
Beraber ekmeli,
Beraber biçmeli,
Birlikte kök salmalıyız.
Ne dersin?
Hele bir konuş!..
Yine sesin çıkmıyor
Besbelli söylediklerimi duymadın
Hâlâ gözlerini ovuyorsun
Belli ki uyanamadın!
Vah kardeş vah!
Ne edeyim, nasıl diyeyim?
Ekinsiz tarlan var ise,
Yoksulluk belini büker…
Taşıyorsan duygudan yoksun baş;
“Şeytani duyguya tutsaksın kardeş! ”
O zaman; ”tehlike yol bulur sinende! ”
Tembellik de yanı başına eş.
Boyun da upuzun, çınar gibi
Amma…
“ Boylu cahilden
Çelimsiz akıllı daha iyidir” derler.
Olmak istemiyorsan onlardan;
Bilimde, sanatta, fende.
Oku, öğren, öğret sen de.
Sırtında yük, iki büklüm,
Nefes- nefese yokuş çıktın mı?
Hiç alnın terledi mi?
Sağ elinin işaret parmağı
İz bıraktı mı alnında?
Şimdi
Ekinsiz tarlalar seni bekliyor.
Yad eller
“ Sinir otu”, uyuz otu” ekmeden!
Bahçemizde
“Domuzayrığı”, “Çan Çiçeği” bitmeden!
Yetiş, durma, hızlan!..
Vatan senin, toprak senin
Çapala, yetiştir, kazan.
Öyle çabala ki,
“ Hem kızı, hem kızanı kazan!”
Rahat durmayı
Alışkanlık hâline getirme
Hakkını da başkasına yedirme!
Ne o!
Üzüldün mü yoksa?
Yüzün değişti birden.
Acı mı çekiyorsun sözlerimden?
Çekseydin çileyi, görseydin zorluğu
Seninle dertleşmezdim zaten.
Yusuf gibi davranan,
Yusuf gibi sevilir kardeş.
O, kuyuya atıldı, kurtuldu!
Züleyha arkasından takıldı
Hile ile zindanlara atıldı!
Aklını nefsine esir etmedi.
Yıllar yıldı, o yılmadı.
Meğer
İnanç ne büyük hazineymiş…
Kralın hazinesi onun yanında neymiş.
Ezan sesi uzaklardan yankılanıyor
Duydun mu nağmeleri? Ne hoş!
Kaldır başını ellerinin arasından
“Kurtulsun kulakların el baskısından!”
Sanma bu nida boşunadır.
Her gün beş vakte aşinadır.
Bak!
Güneş de yavaş yavaş doğuyor.
Güneş gibi aydınlat,
Gün gibi aydınlan,
Dağ, ırmak, deniz, derya,
Bitkiler, kuşlar da aydınlandı.
Otlar tertemiz,
Kırlarda renk cümbüşü:
Kırmızı, beyaz, pembe renkli çiçekler
Baharı karşılıyorlar.
Çeşit çeşit meyveler mevsimini bekliyor.
Bir başka kanat çarpıyor kuşlar,
Bir başka ötüyorlar
İnanmayana inat!
İşte kâinat.
O, son hızıyla koşuyor,
Sen hala yol üstünde yatıyorsun!
Kalk, etrafına bak!
Hisse alırsın ancak.
Zannetme
Dünya yemyeşil vadi kalacak,
Solmayan güller de senin olacak.
Niçin ah çekiyorsun?
Bilgisizliğine mi?
Tembelliğine mi?
Alnın terlesin artık!
Saklı duygularını gizleme.
Gür sesinle haykır onları.
“Nerdesiniz öz yurdumun sahipleri?
Sanki yaşayan ölüsünüz!
Uyanın!
Etrafınıza dikkatle bakın!
Öbek, öbek yabancılaşmış kalabalıklar
“Görmüyor musunuz?” de.
Aksın artık sessiz gözyaşların!
Alnının teriyle birleşsin,
Su olsun, ırmaklara dolsun!
Irmaklar deniz, denizler derya olsun
Feryadın
Sular gibi inletsin vadileri.
Ah kardeş ah!
Ne bu sessizlik?
Aldırmazlık,
Bu rezillik, kepazelik.
“Kötürümler dahi kıpırdıyor!”
Sefalet rüyası görme, yeter!
Acze düşme!
Yılgın olma ki,
Toplum da yılmasın.
Görmüyor musun
El âlem nasıl çalışıyor?
Kendince yakınmanın,
Sadece gözyaşı dökmenin
Anlamsızlığını anla artık.
Gayretini arttır, ilimle uğraş
Özüne güven, yurduna çalış
Takat kalmadı bende…
Lakin ümidim sende
Anla beni kardaş
Çalış, çalış, çalış
İşte budur uyanış!
13 Haziran 2009
Hüseyin Karaçengel
5.0
100% (1)