67
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
3142
Okunma


yüzü çizilmiş lekeli bir sokaktır şimdi içim
karanlığı yırtan naralarıyla birazdan
kendini paralayan sözler geçecek üzerimden
üfleyerek kapatacak lambalarını dilim
demli bir yaş akacak kalemimin ucundan
ve özlem ıslaklığı mendiller düşecek gözlerimden
saçlarını kirpiklerimle taradığım
sevgiliye dair kelimeler
ve dizlerini karnına çekmiş
hüzünlü cümleler
ardımdan ağlamasın!
ellerimi başımda kavuşturmuş
satır arası bir ötenaziye duruyorum
giyotine bırakıyorum can hıçkırığı parmaklarımı
sipere yatmış kurşun asker telaşından
kendimi vuruyorum
beni kimse anlamasın!
eyy! yazılmayan öyküm
ve incilerini nakaratında taşıyan türküm
sesi gür
vicdanı hür
adımlarını nergislerin ayak bileğinden koparan şiirlerim
ruhumla bedenim arasında tek aynasınız
kervan yükü dert yüklediğim sayfalarım
hoşçakalın!
şimdi çıplak bir gecede kirli bir ay suretine astığım
kendim kadar yalnızsınız!
tren katarlarıyla el sallayıp giderken harfler
erdemin muhtırasında can çekişiyor satırlarım
gün tenini
gece rengini
başım gövdesinden diz(e)lerini kaybediyor
duyulmayan bir göçük altında ‘imdat’ sesi avazım
önce solduğumu
sonra öldüğümü anlatıyor ah’larım
ve geride kırık bir cam endişesi kadar ıssızlığım yankılanıyor
belki ;
dilencisi olurum sonra mahçup bir bağışlanmanın
hatta bir ağaç dikerim ömrüm yeterse
dal büyür
kalem olur
ve belki sayfayla öpüşür yeniden severse
-şimdi her şey biraz yarın-
-ve her şey biraz yarım-
hoşça kal çocuk hüznüm
doğmayan yüzüm
hoşça kal sevgilim
hoşça kal şiir!
Faik Danışman
5.0
100% (4)