12
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1573
Okunma
çok şey denildi hayat dilinden bizlere
en fazla birkaç kelimeyi dinledik bir arada
gülmeyi başarırdık en fazla ağlamayı biraz da
delibozuk akan bir ırmaktı hayat,, bilemedik
acıları kanayan dizlerimizden ibaret sandık
ve çürüyen bisikletlerdi ömrümüzün anılar sarnıcı
sokağın en güzel kızına
hep birlikte aşık olmayı öğrendik sonra
otobüse arkakapıdan binmeyi kaybettik
ve gülümsemeyi uluorta
sebastian cuarez parkı satıldığında !
şişe çevirme şansımız yoktu artık
sigara kokusu öğüten böğürtlen yapraklarımız da
ilk şiiri nereye yazmıştık,,nerde uyuşmuştu
parmak uçlarımız bir harfi kazırken
niçin kaybetmek bu kadar kolaydı uğur mumcu’yu
bir kitabı dahi öylesine zor bulurken
ne için yemiştik biz o dayakları
gömlekle pansuman yaptığımız dostlar vardı
yüzümüzü yağmurla yıkarken
sığındığımız sevgililer,, nerdeler şimdi
hangi şehrin bulutlu havasını soluyorlar
kimi hala yeşil mi bakıyor bıraktığımız gibi
kimiyse aynı şarkıda mı susuyor akşam olduğunda
ah cemile hala o aşka ağlıyorsundur belki de
birkaç çocuklu annesindir kimbilir
ahşap bir ev çizerken yıllanmış günlüğüne
sade içiyorsundur kahveyi
ve yarım saat sonra bir sigara üstüne
ki bağlanacak kadar sevdiğimiz kentte
biz o sokakları nasıl hızla geçtik
niçin bitirdik caddeleri hayallerin ortayerinde
hangi anı’nın sövgüsüne sığınsak
ateşi köz olmadan küle çevirebiliriz şimdi
ne çok şey anlatıyoruz
yoğurulan hayat dilimlerinden
hiçbiri benzemiyor ötekine
gittikçe yalnızlaşıyoruz çoğaldıkça
belki de hüznün lehçesiyiz sadece
5.0
100% (2)