4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1991
Okunma

Gözlerini çakmak çakmak yağdırıyordu ufuktan
Dudakları ise cehennem ateşiyle cilveleşiyordu durmadan
Bir yangın bombası fırlatmışcasınaydı bana ta oralardan
Emanete terk etmiş gibi oluyordu kendisini aklım
Kendime geri zor dönüyordum
Kurtulamıyordum onun dünyasından
Öldürmeleri de ruhumu dinlendiriyordu sanki garip olan…
===
Kalbimin yaralarıyla meşgulken harıl harıl aklım
Ve hala durabildiğime göre bedenim ayakta
Meğerse bir anıt ağaç kadar ona dayanıklıymışım
Lakin gün yirmi dört saat onun beni öldürmesine rağmen
İçten yaralı ama dıştan yine de sapa sağlamım
Dayanlığı olduğum için bu denli yeşil acılarına
Belki de onun işgalinden kurtulmak razı değil gizli maksadım…
===
Alev saçarken kızıl uzaklardan sürekli bana
O al etli aşk savurganı dudaklarıyla
Daha uzak ediyor erişilmezliğini bana
Kendisine olan arzuma mahkumluğum
Binlercesi kat artıyor
Arttıkça da düşlerim ayaklanıyor…
===
Düşlerim arttıkça da,
Bir düş beni benden alıp cehenneme atıyor
Neyse ki o al etli dudaklar karar değiştiriyor
Bir an da benim düşlere karşı savurgan oluyor
Ve düş de olsa ben,
Nihayet o al etli dudakları tadıyor !..
===
İşgal altındaydı yüreğim belli ki işte
Yalpalıyordu bakışlarım onun düş gezegeninde.
Bir yandan da boğulmamaya çabalıyordum yeşil denizin de
Son bir ufuk daha vardı az öte de
Kül rengi bulutların gizeminin arkasında bir yerler de
Tabi ki de onun gözleri en ön de
Ve sonra da tümden o ihtişamlı kendisi oluveriyor git gide...
===
Dağınık saçları, küçük kulakları, çizgisiz bir alın, yani her şeyi pürüzsüz
Omuzun da kolye gibi zarif bir boyun ve gamzeli bir yüz
Duygularımın bahçesinde yeşerdikçe yeşeren
Bu capcanlı cennet ruhun her bir şeyi özürsüz
Girip çıkıyor cinnet cinnet yüreğime
Çoğu kez gönüllü vede çoğu kez gönülsüz
Ama yine de ben hep ölümlü
O hep ölümsüz !...
===
Mevzilenmişti gözleri hep aynı yer de
Bendim hedefinde ki delik deşik yürekli de
Onun işgali altındaydım ölümüne
Gözleri, dudakları, alnı, yanakları,
Boyun ve bir de o gamzeli çene
Tam kadro saldırıyorlardı öldüresiye
Ahtapotun vantuzlu kolları gibi zavallı yüreğime !...
===
Soğuk bir küle dönmüştüm o kez ben ancak
Hani artık o derece yanıp işi bitmiş
Ve birazdan rüzgar da savrulup yok olacak
Ama ruhum yaşıyordu
Ruhum, içi dışı aşk doluydu onun için dal budak
Ne var ki onsuz hayatım hala allak bullak !...
===
Denizden dalga dalga,
Başka bir ölümümün kahkahaları yayılmaya başlamıştı etrafa
Martı çığlıkları koşuşturuyorlardı tam gaz yangınlarıma
Bir cankurtaranı gibi çığlıklar ata ata
Gidiyorlardı bana işgalin konuşulduğu ufuklara
Aracılık yapıyorlardı galiba ?
Barış rengi giyinik martılar iki aşk arasın da…
===
Düşlemek dahi istemiyordum ona karşı
Ben bir zafer hazzı
Düşünmesine izin vermiyordum mantığıma da bu hakkı
Zaten dinmiyordu ve beni de asla dinlemiyordu
Yüreğimin onu sevme inadı
Ona göre çünkü
Geçen her saat, her dakika, her saniye aşk zamanı…
===
Belki tuhaftır ama onun
Bana karşı olan soğuk halleri
Söndüreceği yer de parlatıyordu içimde ki ateşi !
Çözemiyordum yeşil gözlerinin o büyülü dokusunu
Çözemiyordum ben oların sırrını doğrusu
Bazen sönen bir ateşi istediğin de alevlendiriyor
İstediğinde ise söndürebiliyordu
Ama ben hep yanıyordu !...
===
Dolup dolup ama boşalmıyor kalıyordu içim de o hep
Sanki onun yangın deposu gibiydi içim lebalep !
Ruhum, verdiği acılara alışmaktan belki de korkuyordu
Acılarına alışmak bana hayatı anlamsızlaştırıyordu daha doğrusu
Yani başka bir çeşit mutsuzluk gibiydi onsuzluğa alışmanın sonu…
===
Onun acısı bile bazı açıdan yaşamayı anlamlaştırıyordu
Monotonluğu infilak ettiriyordu !
Ve ben de ki gizli ben aşk acısının dinmesini istemiyordu
Hiç anlamsız yaşamaktansa
Hayat öyle devam edip gitsin bari diyordu
Ruhunu çoşturan yeşil işgal altın da yaşama arzusu
Hiç bitsin istemiyordu…
X
==============
==============
İ.Hakkı Gürcanok
İST. ŞİLE / Ağva...
==============