7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1022
Okunma
Benim büyük günâhım:
Marina gözlüm, prensesim
Çocuklar gibi seviyor olmam,
Çocuk sâflığıyla şiir yazmamdı.
En ünlü aşıklar: Çocuklardı.
En güzel şiirleri yazanlar, Gülayşem: Çocuklardı.
İlk günâhım:
-hiçbir zamân son olmayacak ilk günâhım-:
Sürekli hayrân yaşamamdı
Âşık olmağa, Gülayşem
Her gece ve gündüz hâzır bulunmamdı.
Sevdiğim kadınlarsa, her biri;
Yirmi bin parçaya böldüler beni
İşgâle uğramış bir şehir gibi
Yangınlar içinde –arkalarında- bıraktılar beni.
Günâhım:
Dünyâyı çocuk mantığıyla,
Çocuk sâflığıyla görmemdi.
Kadınları, rahatlıkla defterime
Ağaç şeklinde çizebilmemdi.
Beğendiğim her göğsü,
Bir uçurtma; veya
Ateşten bir çiçek yapabilmemdi...
Günâhım:
-hangimizin günâhı yok ki-
Gökyüzü mâviliğine inanıyor kalmamdı;
Ağaçları, yıldızları ve bulutları: Arkadaş saymamdı
Şiirlerimi ise Gülayşem:
kadınların hâkim olduğu, bir başkent yapmamdı.
Hangi ürkek çene
-yaşadığım şehirde- istediği her şeyi söyleyebilir?
Hangi ürkek göğüs
-istediği ân –uçar yada konabilir?
Günâhım:
-şâyet günâh sayarsan-
Çocukluğumdan beri,
Ormanda uyuyan bir periyi aramamdı.
-aynası bir göl,
tarağı ise, buluttandı-
Günâhım:
Her zamân... Her zamân,
Gurbet sâhilinden gelecek
Bir şiir beklememdi... Ve
Yazarken ölmenin, Gülayşem...
Ne demek olduğunu, bilmemdi....
*
Günâhım:
“sevgiyi”, yaşadığı mağaradan
Açık havaya çıkarmamdı
“kalbimi” ise, Gülayşem,
-kapıları bütün aşıklara açık-
Bir tapınak yapmamdı....
İstanbul, mayxana, 25.04.01