3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1620
Okunma

Güneşin doğduğu an varya,
Çimenlerin üzerindeki
Elmas gibi parlayan çiy tomurcukları
Bastıran sarı sıcaklarla hemen eriyecekler.
Kutsal sabah serinliğinde
İnsanları titreten o buğulu duman,
Benliklere dolan kavun, karpuz,
İncir, üzüm, ve acur kokuları
İnsanın üstüne, üstüne , gelirler.
Kuşluk vakti olunca...
Güneyin dayanılmaz
O sarı sıcakları bastıracak,
Sağa, sola devrilmiş
Perişan buğday başakları,
Kendiliğinden, çıtır, çıtır kırılacak.
Sabah tanyeri henüz ağarmaktayken,
Mahşeri andıran kuş cıvıltıları,
Bilhassa da geveze arı kuşları
Bin yıllık usta ötüşleriyle,
Her yanı çınlatmaktalar.
Sabah tanyeri ağarırken:
Güneyin tenha bir köyünde,
Çiğ ıslaklığında yumuşamış
Bir başak tarlasında,
Kadınlar... elleri öpülesi ,
Esmer, kumral, sarı tenli
Daha ziyade bezgin ve
Soluk tenli kadınlar…
Sabahın sisli, ıslak ortamında,
Et gibi yumuşamış
Buğday başaklarını toplamaktalar.
İliklerine işleyen, sisli sabah serinliği,
“Aman bitmesin!...saplar kurumasın...”
Diyerek, can havliyle çalışıyorlar.
Kadınlarımız... elleri öpülesi,
Bilhassa da anadolu kadınlarımız...
Suyumuz, aşımız, ekmeğimiz
Onlarsız, hiç ama, hiç bir şeye yaramayız.
"İST - Maltepe" M.K.Polat