39
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
5635
Okunma

Yüreğime ağır gelen sevdanın
bedelini ödüyor sana hasret kalan gözlerim
ve sensiz çıplak bu kentin
yorgun kaldırımlarında yürüyor bedenim
ama sen yoksun…
yokluğun zindan gözlerime
yokluğun hasret yüreğime
yokluğun mahkum olmuş düşlerime..
Ey yüreğime serpilmiş bir yudum sevda…
Gözlerimin Puslu İhtilalleri ile
Yanmış Süt Kokulu Sabahların Eşiğinde Bekleyen Gece!
Bana Göz Kırpıyor Kalabalık Yalnızlığım Şimdi Arsızca... Fütursuzca
Kimi Nerde Arayacağımı Sordum Mavi Gözlü Hüzne
Dedi “Geç! Aşkı Geç!...”
Geçemedim....
Dün gece yüreğimden vurdun beni ölümün rengi düştü gözlerime
sonra sonrası gittin yine sessizce;
Susmak, susmak istiyorum,
susup konuşmamak istiyorum,
ben konuştukça kırıyorum kırdıkça kahroluyorum,
ve
çekiliyorum kendime gizlice susarım sessizce...
Ağlamak…
Ağlamak istiyorum doya, doya
ağlamak ağladıkça içimi boşaltmak istiyorum
ve anlatmak istiyorum tüm alınganlığımı yapamıyorum,
içime atıyorum sendeki benleri, bendeki dünleri ve bizdeki yarınları…
Sonra…
sonra kasırgalar esiyor içimde,
buz kesiyor yüreğim ve ruhum üşüyor ben üşüyorum kendi avazımda
yalnızlığıma kalıyorum odamın bir köşesinde
dizlerimi kollarımın arasına geceyi yanıma alıp, gölgemi öpüyorum gizlice…
Dilim susuyor ruhum soruyor ben kimim, kimim ben,
Dinle ruhumun en derinindeki ey cann
Can derken canımın attığı yerdesin..
Ben can derken sen canımı yakıp’ ta gittin…
Oysaki ben seni yüreğim kadar sevmiştim...
Şimdi..
Beni sensiz, beni yalnız, beni bensiz bıraktın
Ve dün gece son kez ölümün rengini öptüm sessizce
Yaktığın bendeki seni al senin olsun
Sezai Binici/umut_adam/Erzurum
03/12/2008
5.0
100% (3)