5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1814
Okunma

o yayılışın yok mu ırmak boyunca
o mintanımdan tutuşun
sarmaş dolaş oluşun yok mu
hafifçe aralıyor gönlümün kapısını
o mor düğmelerin
ve salkım salkım esmer tanelerin
hayat ne güzel seninle
diyorum ki her seferinde
nizam-ı alem yerli yerinde
bazen bir gök gürültüsü alabildiğine
kuşlar geçiyor başucundan
dokunarak saçlarına
sende bir nazlanma bir salınma
nazenin ürkek ve titrek ruhun
yayıldıkça yayılıyorsun
rüzgar tenine değiyor
bir hüsnü davet gibi yarına
geceleri ay ışığı düşüyor topuklarına
umarsız ve ıssız bir gecenin ardından
bir yudum güneş süzülüyor pırıl pırıl
ılgıt ılgıt bir rüzgar esiyor
ve düzgün bir ritimle tekrardan
kızıl yeşil ve gök ırmaklar
sana doğru akıyor
bulutlar her geçişinde üstünden
kalbine ve eteklerine
gözyaşlarını bırakıyor
yine bu minval üzere geçip gidecek
sessiz sedasız bir mevsim
kıyıda bir hayal gibi bırakıp
o simsiyah gözlerini
ve senden bir tek kare resim
lâkin kadir kıymet bilmek gerek
yolunu bekleyeceğiz baharla
bitmez tükenmez tutkularla
kıskansın seni ahududu siyah üzüm
beklerim yolunu iki gözüm
varsın uğrunda şerha şerha olsun bu ten
ah, esmer benli yârim canım B ö ğ ü r t l e n!
(Taşova, 23.08.2008)
Ali Rıza Atasoy