Beşevler’e gel
Sana cam bardakta çay söylerim
“Eylül’lü konuşuruz” çınar ağacının altında
Kırık kalbimizi onarmak için
Şiirler damıtırız Nazım’ın yerinde
Notası eksik şarkılar besteleriz

Beşevler’e gel
Kırılgan bir aynadır nasılsa hayat
Kanadı kırık bir serçe dolaşır ayaklarımızda
Pişmanlıkları masanın ucuna koyarız
Giyinip hüznün gamlı gömleğini
Elimizle göğe elips çizeriz

Beşevler’e gel
İhtilal sabahlarının sinsi sessizliğine
Siyah beyaz resimler bırakırız
Kırlangıçlar birden bire çekip giderken
Asma dalındaki ipek hamağında
Uyuyan Ankebut’tan söz ederiz

Beşevler’e gel
Gökkuşağının ucuna ilişen güneş
Ve gecenin ardından yorgun düşen rüzgâr
Savururken sararan yaprakları
Sefer yollarını tutan kuşlara
Modası geçmiş yalanlar söyleriz

Beşevler’e gel
Hayal kurmak yasak değil nasılsa
Susarak konuşmak hünerdir ha keza
İşitmesin yine de şu nankör zaman
Kabuk tutmuş yaraya merhem kâr etmez
Hatırlarız belki unutamadıklarımızı
Bakarsın, eski Eylül’leri özleriz!

(2019)

Ali Rıza Atasoy