8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1719
Okunma

Kaldır başını dertlerinden
Bir sen misin dünyanın kahrını çeken
Dalmışsın dertlerinin içine
Görmüyorsun etrafındaki insanları
Kaldır başını dertlerinden
Bir masal anlatsam dinler misin, ses etmeden.
Kapına açık sözle, mert geleni seversin.
Bana da dost diye himmet eder misin?
Zaman akıp gidiyor, sen de ben de akıyoruz
Neden dostça geçinmek varken kırgın bakıyoruz
Sanki iki yabancıyız, yabancıdan da yabancı
İçimizde dönüp duruyor hayat denilen sancı.
Örmüşsün kendine duvarlar, aşamıyorum
Bu kaçıncı yalvarış duvarlarını kıramıyorum.
Umursamaz bir yapı, suskunluğa saklanmış
Kendi içine gömülüp dışarıya kapanmış.
Suskunsun… Suskunluğunun altında eziliyor beden
Kasım akşamında ellerim gibi üşüyor yüreğim
Hiç görmedin mi düşünmeden söz eden
Büküldü bükülmez sandığım bileğim neden?
Suskunluğunun içinde kaybedeceğim yolumu
Düşündüm buldum sonunda sorunu
Hiç böyle selamsız arkadaşım olmamıştı
Hatayı hatayla kapattım çözemedim oyunu.
Biliyorum bir masada oturup dertleşemeyeceğiz
Soğuk bir kış akşamı kestane pişiremeyeceğiz.
Sen aşklarından dem vurup uzaklara bakarken
Birkaç bardak sıcak çay deviremeyeceğiz.
Dost olarak açmadın kapını
Dinlemedin gönlün kırık sazını
Boş ver hoş tut sen gönül yapını
Tanırsın zamanla dostunla düşmanını.
Kaldır başını dertlerinden
Bir sen misin bu dünyanın kahrını çeken.
Suskunluğunun altında bilinmez neden
Umursamazlığında kayboluyor dostluk neden?