6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3835
Okunma

Hayır!
Evvel zamanın mutlu masallarında yaşamadılar,
Şiirin ışığından gölgelere kaçışan
Vuslatsız kuytularda acılarla tutuşan
Ve kaderle, ve kendiyle hesaplaşan
Dev yürekli deniz/anaları...
Şahidim...
Sitemsiz bir ah-u efganla dağladılar
Mavi/soğuk ülkenin buzdan kapılarını.
Dillere bakire ağıtlar yaktılar;
Daha “anne” bile diyemeden,
Hiç yakamoz göremeden,
Bir melek balığı öpüp de gözlerinden
Sonsuz sükuta boğulunca yavruları.
O gün;
Deniz yosun değil,kara toprak kokmuştu.
Balıklar zehir gibi, saf ölüm solumuştu.
Bir şakayık çığlığı doldu olmayan kulaklara
Tesellilere mezar oldu mercan kayalıkları.
Sonra,
Şeffaf bir matem giyindiler,çıkarmayasıya.
Okyanuslardan derin,kumsallardan sığdı acıları.
Sabırla, bir annenin kalbine sığdı acıları...
Sığınamadılar ,
Doğup büyüdükleri suların müşfik kollarına
Koyverip bedenlerini sıcak iklim akıntılarına,
Yıllanmış ahir zaman efsanesine
Henüz aşina bir nilüfer kuşkusunda,
Ve kendi kehanetinden kaçan bir kahin kadar ürkek
Terk ettiler usulca,bebek kokusuyla ıslanmış suları.