2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1203
Okunma

ince bir yağmurla
bütün bir yalnızlık kaybolup gitti.
geri gelmiştin;
sonbaharın yaprak döküntüleri arasında
öyle bir zamanda da ,koca kentin ışıkarında
yapayalnız bırakıp gitmiştin
oysaki kimse kimseye git yada kal dememişti.
o gün kuşatılmış bir kenti savunuyordum milyonlarla
sen ,sen karşı yakadan top atışlarına tutuyordun kentimizi.
güvercinler saçak altlarında mırıldanırken
ince bir yağmur pencereleri dövüyordu,
birşeyler anlatırcasına,
ağaçlar çiçek açmıştı,zemheri ayazında
çocuklar kardan adama kömürden gözler naklediyordu ustaca
donmuş bir dereden ağlarını çekiyordu
dinamit gürültülerinden,harabeler dökülüyordu;
uzak bir yerde mezepotamya ağlıyordu.
sen umursamazca basıp geçiyordun,
oysa ki inceden bir türküyle vuruyordu yağmur
hızlı adımlarla geçerken kirveler
bütün gece sesizce geçişlerini izlerdi.