2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
34
Okunma

Basamakları kırık dökük,
Gömleği yamalı, pantolonu sökük,
Böyle akşamüstü güneş batarken,
Eskimiş bir merdivenin gölgesiyim ben,
Hiçbir yere ulaşmayan bir merdiven,
Birçok kişiyi çıkarmış yukarı
Ve birçok kişiyi indirmiş aşağı,
Ama kendisi ne yukarı çıkabilmiş,
Ne de aşağı inebilmiş,
Hayat duvarının kenarında terk edilmiş,
Ötelenmiş,
Ötekileştirilmiş,
Kırık dökük bir merdiven.
Adımı unuttum aynalara bakarken,
Çünkü gözbebeklerimde,
Bin bir yamalı belleğimde,
Hayat defterimde,
Beni hatırlayan bir yüz bile kalmadı.
Kalabalıklar içinden geçiyorum,
Silikleşmiş bir gölge,
Unutulmuş bir hayal misali,
Ölmüşüm de silinmişim sanki,
Çarpıyorum insanlara
Ama kimse üşümüyor benden.
Bazen bir ses arıyorum gecelerde,
Yalnızca bir ses,
Belki yalnızca alelade bir nefes,
Sadece “buradayım” desin yeter,
Bu yalnızlık ölümden de beter.
Fakat gece,
Fakat karanlık,
Fakat soğuk,
Yalnızlığın çığlığı boğuk,
İçimde intihar eden çocuk,
Benden daha kimsesiz çıkıyor her defasında.
Gökyüzündeki yıldızlar bile
Düşerken kimseye haber vermiyor.
Çaresizlik dediğim zulüm,
Bir çığlık değilmiş meğer,
İçine doğru çöken bir sessizlikmiş insanın,
İliklerine kadar işleyen ıssızlık,
Can sıkıntısından çalınan bir ıslık.
Ne kadar çok susarsa,
O kadar ağırlaşıyormuş insan
Ve ne kadar çok kanarsa,
O kadar çok yalnızlaşıyormuş.
Omuzlarım bu yüzden düşük,
Sesim ince ve çatallı,
Taşıyacak kimsem de yok
Kendimden başka.
Bir kapı çalsa diye beklersin yıllarca,
Ancak açacak gücün de kalmaz zamanla.
Umut da katledilmişti ya zaten bahtınla.
Kimsesizlik,
Adımı ezberlemiş en sadık dostum misali
Her akşam yanıma oturuyor,
Çaresizliğin göğsümün tam ortasında oturması gibi.
Ve ben
Bir gün geçer diye beklerken hayatı,
Hayat benden sessizce geçip gidiyor.
Çığlık çığlığa düşlüyorum zamanı,
Zamansız ağıtları,
Hiç gelmeyen vaatleri,
Gecenin geç vakitleri,
Ömrümün erken
Ve ben
Arkasından bakıyorum,
El sallamıyorum.
Çünkü çaresizlik
Kırıyor kolumu kanadımı
5.0
100% (1)