Sanma ki çağlayamam yıkamam şu bendimi
Zannetme bu sevdadan yorulurum sultanım
Deli taylar gibiyim kırarım kemendimi
Dalınca gözlerine durulurum sultanım

Hani iç çekersin ya, sızı iner inceden
El açıp yakarırım dilenirim Yüce’den
Tan yeri ağarmadan o zifiri geceden
Koşarak hayaline sarılırım sultanım

Ne yarınım, ne günüm, ne dünüm olsun benim
Yüzünü göreyim de son günüm olsun benim
İsterse o dizlerin sürgünüm olsun benim
Kaçar isem namerdim sürülürüm sultanım

Gözlerim ilkbaharın sağnak yağışı gibi
Yüreğim bu sevdanın mahkûm koğuşu gibi
O Zümrüdü Anka’nın tekrar doğuşu gibi
’’Gel’’ desen küllerimden dirilirim sultanım

İstersen prangaya vur aşkından yetimi
İstersen kur sehpayı öderim diyetimi
Kadir Mevla’m biliyor sana acziyetimi
Saçların urgan olsun gerilirim sultanım

Uğruna vakfederek bütün varımdan cayıp
Elinden olsun diye ecelime gün sayıp
Ve o kirpiklerinin hedefine can koyup
Sen iste, on ikiden vurulurum sultanım

Hadi kır kalemimi cüretimi suç say da
Düşürdüğün şu hazin ahvalimi hiç say da
Kurbanımdır diyerek kes kınalı koç say da
Ayakların önüne serilirim sultanım.