9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1077
Okunma

evde yalnızlık
bahçede ıhlamur ağacı
olağan bir kader bu
sonumuz buz tutmuş çöl
sürekli içimde kaygısı
niçin ve nasıl olurun
ikimiz birden kuruyoruz
yollarda yorgun su
paçalarımda kurumuş çamur
mazi geceden kalma
gözlerimde yağmur artığı
güne bakanlar gibi
küçük bir pencereden
yola bakan bir tek benim
uzun zamandır ağyar
avuçlarımda
dut kurusu hüzün
sırtı kara yüzü beyaz
sevdiğim köpek
esince rüzgar
kimin bağrına düşer hasret
kimin yatağına
ölüm gibi aşkı da
Tanrı bilir
Ankara’da
kimliksiz adamların
adımlarını sayar
kaldırımlar
yazısız duvarlar
bildirisiz eylemler gibidir
polis güldürür
Ankara’nın batısında
çoğunluğu gül yüzlü çocuklar ölür
sırasız bahanesiz zamansız
sıkışınca ben durmam
dizlerimdeki karıncaları severim
incilerim dökülür diye hep
yattığım yerden