7
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
93
Okunma
Geceyi bir iplik gibi doluyorum parmaklarıma
Her ilmik bir dua, her düğüm bir yalnızlık
Yüreğimde ince bir çıtırtı:
bu, özlemin kemiklere işleyen sesi
Sabır, eski bir kuyu;
dibine attığım taşlar
yıllar sonra hâlâ yankılanıyor
su yüzüne çıkmıyor
ama ben yine de sarkıtıyorum kovayı
Yalnızlık oturdu karşıma
çay koydum, sustuk
bazen bir baş sallaması yeter
“hâlâ buradayım” der gibi
gözlerindeki boş sandalye
benim en eski dostum oldu.
Özlem ise dudaklarımda unutulmuş
bir şeker eriyor, eriyor
tatlısı acıdan geliyor
yutkunuyorum, boğazım yanıyor
ama bir damlasını bile dökmüyorum
Bir gün kapı çalacak biliyorum
anahtar sesi değil
bir çift yorgun ayak sesi olacak
o zaman sabır kuyudan su gibi taşacak
yalnızlık usulca kalkıp gidecek
özlem kalacak geriye
ama bu kez
gülümseyerek
Şimdilik pencereyi aralık bırakıyorum
rüzgâr içeri dolsun diye
içeri dolan her nefeste
senin adın var
ve ben
hâlâ
bekliyorum.