0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
59
Okunma
Kırılan Yeminlerin Ülkesinde (Hollanda’da)
Bir söz bıraktım ardıma,
tutamayanlara değil,
tutanlara kıymet biçilen eski zamanlardan kalma bir söz:
Dönmem.
Dönersem, yüreğimde bir tek kıvılcım yanmamış olsun.
Sevmeyi bilmeyenlerin
talan ettiği bir yoldan geçtim.
Aşk dedikleri,
iki dudağın arasına sıkışmış bir yalanmış meğer.
Ben yine de sustum,
çünkü kalbin konuşmadığı yerde
dil konuşsa ne fayda…
Gidenler oldu.
Kalanların da bir kısmı
gölge gibi karardı üzerimde.
İhanet öyle bir şey ki,
bedenine değmeden
ruhundan parçalar koparıyor insanın.
Ben bu yüzden yemin ettim:
Bir daha düşersem aynı tuzağa,
gölgem bile arkasını dönsün bana.
Memleketim…
yorgunluğumu göğsüne sermek istediğim tek yer.
Her gecenin kıyısında
bir köy türküsü çalar içimde.
Dumanı tüten ocaklar,
yokuşu sert, rüzgârı keskin,
ama insanı bir o kadar gerçek…
“Gel,” der gibi duruyor uzaktan.
Ben de her seferinde
gidip gidemeyeceğimi tartıyorum.
Bir gün dönmezsem,
bu dünyaya sözüm olsun,
yokluğuma namert demesin kimse.
Kalbim bazen çok şey istiyor,
bazen hiçbir şeye gücü yok.
Biliyorum — alışmak zordur.
Sevmek kadar yakmaz insanı,
ama bırakmak kadar da öldürmez.
Ben ikisinin arasında bir yerde,
yanmış bir köprü gibi duruyorum.
Ve kendi kendime diyorum:
“Ey Güner,
yorgunsun,
çok şey gördün;
ama eğilme.
Eğilirsen, ‘namerdim’ dediğin günler alır aklını.”
İşte bu yüzden,
artık kimseye mecalsiz sözlerim yok.
Kapılarım ardına kadar açık değil,
ama kilitli de değil…
Sadece hak edene dönük.
Sadece gönül verene açık.
Sadece insan gibi gelene var.
Bir yemin daha bırakıyorum bugüne:
Kimliğimi kaybedersem,
dönüp kendimi bulmazsam namerdim.
Ama yanlış olana bir adım daha atarsam,
o adımı atan ben olmayayım.
Ozan Güner Kaymak
Amsterdam 29.11.2025