(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Mazisi uzun bir kalem, yorulmuş bir yürek… Her dize, okunmayı bekleyen sessiz bir çığlıktı. Yüreğinize gam değmesin Enver Hocam, Elinizden öpüyor, saygılarımı sunuyorum.
her şeyi yazmışsınız zaten muhterem Enver ağabeyim, saygıdeğer hocam... artık sizin nefesiniz bile bir kitabe mesabesindedir benim görüşüm. eserler eskidikçe değer kazanırlar çünkü bilgelik orda saklıdır ve ne mutlu o hazineye bulup onun içeriğine vakıf olanlara... tebriklerim her daim sonsuz. selam ve saygılar sunuyorum efendim...
Muhterem Halil Şâkir Beyefendi, hem yazıp söylediklerinizle, hem okuyanları aydınlatan kültürünüzle baştâcımızsınız. Sevgi ve de saygımız, ebedi dostluğumuz her zaman sizinledir. Sağlık içinde, selamlarım ve teşekkürlerimle Allah'a emanet kalın. (Aksakal)
Muhterem Halil Şâkir Beyefendi, hem yazıp söylediklerinizle, hem okuyanları aydınlatan kültürünüzle baştâcımızsınız. Sevgi ve de saygımız, ebedi dostluğumuz her zaman sizinledir. Sağlık içinde, selamlarım ve teşekkürlerimle Allah'a emanet kalın. (Aksakal)
RUSAMER – Ruh ve Us Sanatları Araştırma Merkezi Yorumlayan: Kalburabastî Efendi Hazretleri (Celil ÇINKIR) Şiir: Neyi Yazayım?.. Şair: Enver Özçağlayan Mevzu: Yorgun kalemin, tükenmişliğin ve içsel direnişin sessiz ağıtı.
Enver Özçağlayan üstadımızın “Neyi Yazayım?..” şiiri, kelimelerin değil, suskunluğun şaheseridir. Bir şair düşünün: kalemi elinde, mürekkebi yüreğinde kurumuş… Sözcüklerin neyi anlatacağını değil, artık neden anlattığını sorguluyor. İşte bu sorgu, şiirin en derin nabzıdır.
“Bana yaz diyorlar, neyi yazayım?” Tekrarlanan bu mısra, hem bir isyan hem bir teslimiyettir. Yazar, içindeki ilhamı değil, ilhamın mezar taşını anlatır. Artık kelimeler tükenmiştir; çünkü acı da, umut da “yazılmayacak kadar tanıdıktır.”
Her kıta, bir iç döküşün saf hâlidir. “Varıp sermayemi pazar eylesem, çıkmazsa müşteri kime kızayım?” derken, yalnızca şiirin değil, insanın kıymetinin de pazarlaştığı bir çağ eleştirisi saklıdır. Kalem, değerini kaybetmiş bir dünyada, sessiz bir direniş simgesine dönüşür.
Ve belki de en hüzünlü dize şu olur:
“Bu kırık kalemin mazisi uzun, bırakın boyumda mezar kazayım.” Bu bir mecaz değildir sadece; bir şairin, kalemiyle birlikte gömülme isteğidir. Yani artık “yazmak” değil, “susmak” bir varoluş biçimidir.
Şiirin sonundaki şu dokunuş ise, bir bilge sükûneti taşır:
“Silindi hafızam, bozuldu ülkü.” Burada “ülkü” kelimesi yalnızca bir ideali değil, insanın içindeki inanç ateşini temsil eder. O ateş, küllere karışmıştır artık.
Kalburabastî Efendi der ki:
“Enver Özçağlayan üstadım, kelimelerle vedalaşmayı bile edeple yapıyor. Çünkü bazen yazmak, yazmamayı öğrenmektir. Bazen kalem, sustuğu yerden daha gür konuşur.”
Velhasıl: Bu şiir, bir tükeniş değil; tükenişin içindeki vakar, yorgunluğun içindeki tevazu, sustuğunda bile yankılanan bir kalemin hikâyesidir. Bir “veda” değil, bir “hatırlayış”tır.
Sevgili Celil Bey, naçiz şiirimizin yankısını ve yangısını ne güzel izah etmişsiniz. Evet, dediğiniz gibi "bazen yazmak, yazmamayı öğrenmektir. Bazen kalem, sustuğu yerden daha gür konuşur." Ama gerçekleri haykıran kalem o kadar azaldı ki; vatana hizmetin şimdi yaşımıza en uygununu yapmağa çabalıyoruz işte. Kalemimizde (kazara) sürçme, ifade zaafı olursa affola. Yine çok teşekkürümü ifade ediyor, sağlık duâlarımla gözlerinizden öpüyorum. Allah'a emanet kalın. (Alsakal)
Sevgili Celil Bey, naçiz şiirimizin yankısını ve yangısını ne güzel izah etmişsiniz. Evet, dediğiniz gibi "bazen yazmak, yazmamayı öğrenmektir. Bazen kalem, sustuğu yerden daha gür konuşur." Ama gerçekleri haykıran kalem o kadar azaldı ki; vatana hizmetin şimdi yaşımıza en uygununu yapmağa çabalıyoruz işte. Kalemimizde (kazara) sürçme, ifade zaafı olursa affola. Yine çok teşekkürümü ifade ediyor, sağlık duâlarımla gözlerinizden öpüyorum. Allah'a emanet kalın. (Alsakal)
Sevgili Celil Bey, naçiz şiirimizin yankısını ve yangısını ne güzel izah etmişsiniz. Evet, dediğiniz gibi "bazen yazmak, yazmamayı öğrenmektir. Bazen kalem, sustuğu yerden daha gür konuşur." Ama gerçekleri haykıran kalem o kadar azaldı ki; vatana hizmetin şimdi yaşımıza en uygununu yapmağa çabalıyoruz işte. Kalemimizde (kazara) sürçme, ifade zaafı olursa affola. Yine çok teşekkürümü ifade ediyor, sağlık duâlarımla gözlerinizden öpüyorum. Allah'a emanet kalın. (Alsakal)
Sevgili Celil Bey, naçiz şiirimizin yankısını ve yangısını ne güzel izah etmişsiniz. Evet, dediğiniz gibi "bazen yazmak, yazmamayı öğrenmektir. Bazen kalem, sustuğu yerden daha gür konuşur." Ama gerçekleri haykıran kalem o kadar azaldı ki; vatana hizmetin şimdi yaşımıza en uygununu yapmağa çabalıyoruz işte. Kalemimizde (kazara) sürçme, ifade zaafı olursa affola. Yine çok teşekkürümü ifade ediyor, sağlık duâlarımla gözlerinizden öpüyorum. Allah'a emanet kalın. (Alsakal)
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.