0
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
170
Okunma

yakamda rüzgârdan bir iğne
unutkan bir sabah dikiyorum kendime
porselen bir masa
üstünde iki fincan
biri çatlak
biri kimin
olmayan bir kedi
ve olmayan bir ben
her şeyi geri sarıyoruz
ve ne varsa siliyoruz geriye doğru
size bir sır vereceğim ölmeden
zamanın birinde bir kontestim ben
eski bir italyan ressamım vardı
portremi hep yağmurlu günlerde
ve aynaları buğulu bir atölyede çizerdi
önce her şey tuhaf bir biçimde güzeldi
fırçalar hafifti
ışıklar sarı ve sabırlı
gri eldivenlerinle gelip
boynuma bir gölge iliştiriyordun
italyan ressamın gölgesi
sanıyordum ben seni
oysa sen eski bir şairdin
kahveni daima çatlak fincanlardan içerdin
dilin kayıp bir coğrafyanın yankısıydı
sonra birden fırçalar kırıldı
boyalar kurudu
perdeler gürültüyle indi
olmayan bir kedi
ve olmayan bir kontes
bir tuvalin içinde mühürlü kaldı
dili tutuldu herkesin
rüzgâr bile hatırlamadı adımı
camdan bir adaydım ben
ve dünya çoktan
denize karışmıştı
şimdi yeniden dikiyorum sabahı yakama
rüzgâr aynı yerden geçiyor
iki fincan
biri çatlak
biri kimin
biliyorum
ve artık geri sarmıyorum hiçbir şeyi..
hulyaperest
(birkasım2025)