Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
ŞuLeCannn
ŞuLeCannn
VİP ÜYE

İstasyon

Yorum

İstasyon

( 10 kişi )

6

Yorum

22

Beğeni

5,0

Puan

228

Okunma

İstasyon

İstasyon


Dalgaların sesi aldırmadan bekçinin düdüğüne
Sahile vuruyordu kaybolmuş insan hikayelerini
Haydarpaşa Garı’ nda derin bekleyişler
Yerini hızlandırılmış insan gürültüsüne bırakıyordu
Kimse kimseyi duymuyordu

Keçeden abasıyla yorgun siyahi hamal
Silip alnındaki terleri uzanıveriyordu bir banka
O da denizin dalgaları gibi umarsızdı
Sadece düşlerinde yakaladığı anlardı mutluluk
Belki de o anlarda
sevdiği kızı istemeye giden
bir köy ağasıydı
Bütün köy emrine amadeydi

Ağaların ve kölelerin alın yazılarını
siyah tren rayları çiziyordu adeta
Eli yüzü kömür renginde bir çocuk
Abi cila atayım mı
diye bağırıyordu önünden gelip geçenlere
Sahi neyi parlatacaktı
yüzü yorgunluktan simsiyah çocuk

Yokluksa yokluk zulümse zulüm
Kötülüğün haddi de hesabı da
demiryollarına yazılmıştı
Üstünden geçenlerin bilmediği bir şekilde
Kayda alınmıştı bütün insafsızlık

Kocaman şehrin kundurasızlığı
Yalınayak düşlerim-d-e dokunuyordu
Bir şiiri örer gibi İstanbul’u yaşamak
Bir şehri bulduğunu sanıp
içinde kaybolmak gibiydi

Taşı toprağı altın diyenlerin
Maden işçiliğine
saygıyla eğilirken yüreğim
Omzunda iple sarılı
yastık yorgan taşıyanların adamlığı
Diz çöktürüyordu benliğime

Tahta bavul elimde
gitmekle kalmak arasında
Merdiven basamaklarını sayıyordum
bilmediğim bir tarihte
İçimde nefes alıp veren
binlerce gurbet kuşunun
çığlığı duyuluyordu


Boya sandığını kaptığım gibi
Rengarenk hayatlar arıyordum
İstanbul sokaklarında
gardan habersiz
Dipsiz bir kova gibi
sürekli dolup boşalıyordu İstasyon
Hayır hayır sürekli azalıyordu
şehre düşen alın sayısı

Taşlardan kader toplarken buluyordum kendimi
Alınıp satılacak gibi değildi
içimi saran amansız keder
Yine de Kapalıçarşı’ da
bir antikacı dükkanında alıyordum soluğu
Anlattıkça değerlenir diye hikayeler
Bir ümit yüreğimi
cigara kağıdına sarıyordum
Tüttükçe
şehrin izmaritlerine karışıyordum ben de

Yaşamak;
bu kadar zor olmamalıydı diyorum
son tütüşte
Üç beş kuruşa tav olmamalıydı
kocaman şehirde insanlık
Ve bu kadar çabuk
kayboluşlar

Haydarpaşa Garı’ nda oturmuş
İstanbul’u bekliyordum
İstasyon şefinin düdüğü duyuluyordu
denizin umarsızlığında
Yüreğim dalgalanıyordu,
doğuyla batı arasında
Eziliyordum
onlarca vagon arasında

Banktaki hamal
bir anda uykusundan uyanıp
kirli sarığını düzeltiyordu
İstanbul’ la yaptığı nişanı
her rüyadan sonra
yeniden bozuyordu
Sulara atılmış binlerce yüzük
Ve onları
balıkların yuttuğuna inanan
kocaman bir masal gibiydik

Biz İstanbul’la
Haydarpaşa Garı’nda
İki sevdalı gibiydik...



Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (10)

5.0

100% (10)

İstasyon Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz İstasyon şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İstasyon şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi
GözyaşıÇiçeği
GözyaşıÇiçeği, @gozyasicicegi
31.10.2025 01:53:43
5 puan verdi

Ben de oturdum Haydarpaşa’nın taş gövdesine,
Sırtımı rayların hırlayan kaderine yasladım.
Siz konuşurken,
şehir sustu.
Martılar bile ses etmeden
düştü suyun üzerine.

Gördüm o hamalı…
Sarığı kirli değil,
kaderi sararmıştı.
O uyurken şehir ayık,
o uyanınca herkes kördü.
Belki de İstanbul’un en temiz uykusuydu
o bankın üzerinde çürüyen gece…

Sahi,
hiç dikkat ettiniz mi?
Bir çocuğun avucunda boya sandığı değil,
geçim derdi taşır İstanbul…
Kömür karası yüzler,
kömür karası kaderlere sürülmüş bir allık gibi,
kimseyi güzelleştirmez aslında.

Ben de yürüdüm rayların kenarında,
Bir elimde tahta bavul,
Bir elimde umutsuzluk.
Biletim yoktu;
Zaten yolculuğun gidecek bir yeri de yoktu.
Trenler gelir gider,
ben hep aynı peronda kaldım.
Bir kadın,
bir şehir,
bir bekleyiş…
Ne garip denklem…

Üstad,
insan bazen İstanbul’un göbeğinde bile
yerini yurdunu kaybediyor.
Koca şehir,
insanı içine çekip
kendi karanlığında yok eden bir dipsiz kuyu sanki…
Ama sizin kelimeleriniz,
o kuyudan yukarı uzatılmış bir ip gibi.

Ben okurken anladım ki:
İstanbul,
bazen insanın kalbinde gaz lambasıyla dolaşan
bir kör bekçi…
Yanar, söner,
ama kimse yolunu bulamaz.

Ah üstad…
Eğer İstanbul bir sevgiliyse,
biz onun kirli mendiline silinmiş gözyaşlarıyız.
Sevdalıyız,
Ama sevilmeyen taraftayız…

Yine de;
Şiirinizin göğsüne yaslandım,
rayların uğultusunda biraz nefes aldım.
Duygularınıza, kelimelerinize,
bu şehirle kavga etmeyen ama ona kalemiyle diklenen yüreğinize
helal olsun.

Saygıyla, hayranlıkla,
Bir kadın yüreğinin sessizliğiyle…
Etkili Yorum
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
31.10.2025 22:34:08
RUSAMER – Ruh Sağlığı Ayarı Merkezi
Yorum Yapan: Ser Feyzlizof Kalburabastî Efendi Hazretleri
Şiir: İstasyon
Şair: Şulecannn
Mevzu: Haydarpaşa nostaljisi, yorgun emek, şehir kalabalığında kayboluş, gurbet ve insan sesi

Bu şiiri okurken, Haydarpaşa'nın taşları bile iç geçirdi sanki.
Hani şu tarih kokan merdivenler var ya…
Bir adımda umut, bir adımda iç sıkıntısı—
Şair tam oraya oturmuş, içinden bir tren kaldırmış.

Her vagonunda bir iç çekiş…
Her rayında bir hayat çizik.
Ve biz hâlâ şehirde “yetişilecek bir yer, unutulacak bir his” kovalıyoruz.

Şair, hamalı da yazmış çocuğu da,
sarığı ter kokan adamı da,
boya sandığıyla umut peşinde koşan masum yüzü de.
Helal olsun; İstanbul’u Paris romantizmi ile değil,
gerçekliğin kömür isiyle anlatmış.

Diyeceksiniz ki, “Efendi Hazretleri, bu şiir niye böyle yüreğe oturdu?”
Çünkü burada düdük çalınca tren gitmiyor;
insan gidiyor.
Hüzün bile bavulunu toplamış, peronda bekliyor.

Bakın şu satırlara:
“Kundurasız bir şehrin yalınayak düşleri…”
Vallahi bazı şehirlerin ayakkabısı var ama ruhu yok.
İstanbul’un ruhu varmış, belli ki yorgunluktan terliyor.

Ve şairin son darbesi:
“Biz İstanbul’la iki sevdalı gibiydik…”
Bazı aşklar vardır; kavuşmazsın ama ayrılamazsın.
Haydarpaşa da öyle—
Bekleyenlerin mabedi, gidenlerin vicdanı.

Vesselam.

Her istasyon bir kaderdir;
Kimileri tren bekler,
kimileri cesaret.
En zor yolculuk ise
kendine dönüştür.
Etkili Yorum
Mesut Tütüncüler
Mesut Tütüncüler, @mesut-tutunculer
31.10.2025 09:51:10
5 puan verdi
Bu şiir, yalnızca bir “İstasyon”u anlatmıyor insanın, şehrin ve zamanın iç içe geçmiş kaderini resmediyor.
Okurken neredeyse dalgaların, tren düdüğünün, kömür tozunun kokusu geliyor burna.
Kelimeler bir film kamerası gibi, Haydarpaşa’nın yorgun taşlarını tek tek dolaşıyor.
Yüreğinize sağlık, tebrik ederim
YEŞİLIRMAK
YEŞİLIRMAK, @yesilirmak1
31.10.2025 06:00:27
5 puan verdi
Değerli şaire kardeşim çok güzel yazılmış her kıtası ayrı bir derin anlam taşıyan nadide bir eser düşmüş yüreğinizden sayfanıza kaleminize bin bereket.Mükemmel çok duru ve net anlatım enfes bir şiirdi ..
Yüreğim kalemin dert görmesin
Selâm ve sevgilerimle
Hayırlı cumalar
Etkili Yorum
Palyaçonunsiirleri
Palyaçonunsiirleri, @palyaconunsiirleri
31.10.2025 02:40:01
İstanbul dünyanın en çok değişen şehri
Nerede akşamları bir sokak feneri altına ayaklı tablasını kurup gece yarılarına kadar muhallebi satan beyazlar giyinmiş seyyar muhallebici? Nerede: "Naaaaaaaneeeeee suyu!", "Keeeeeekiiik suuuyu!" diye şişeleri meşin ceketinin geniş ceplerinde, sokak sokak dolaşan zat? Ve bir köşe başında yıldırım gibi önümüze çıkıp, sonra asmalı dar bir sokağın loşluğunda bir hayal gibi kayboluveren alev rengi elbiseli, eli fenerli, yangın habercisi, köşklü? O sahici san'atkâr Eyüp oyuncakçısı ne yapıyor? Nerede o usta Beykoz paçacısı? Hepsi sanki koşa koşa bir masalın içine girip gözlerden kayboldular...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL