"Adalet mülkün temelidir"

"Adalet mülkün temelidir"yani mülk adillik ilkelidir ve esma ilkelidir.Bu ilkelere uy iki cihanda saadet senin olsun.İslam ilim bu

"Adalet mülkün temelidir"

Eylemini-halini düşünceni duygunu seçerken uy bu ilkeye ve diğer esmalar da ilkedir onlara da uy...ilimli olmak alim olmak budur.ebu cehil olma...Müslüman olmak budur...

Müftü mü alim Allah mı...Mezhebçi olma Mezhebli ol mezhebçi olma yani mezhebinin her fetvasını savunma...ilim belli İslam belli ölçüsü esmadır...

"Adalet mülkün temelidir"

“Adalet mülkün temelidir” sözü, birliğin ve düzenin harcı adalettir demektir. Adaletin olmadığı yerde devlet de kalmaz, birlik de kalmaz, düzen de kalmaz demektir.

"Adalet mülkün temelidir"

Hz. Ömer’e isnat edilen “Adalet mülkün temelidir.” sözü gibi İslam’da / ayet ve hadislerde pek çok söz vardır. mealindeki ayette toplum ve devletlerin hayatında adaletin önemine işaret edilmiştir

"Adalet mülkün temelidir"

Hz Ali"devletin dini adalettir"demiştir…Saaın dini "el-Galibe asi olmamaktır...dyebiliriz...Her esma sahasında dindir...“İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir.” Necm/39.

İslamın ilkeleri ilim-bilimdir.tecrübedir deneydir...Allah deneye demuhtaç eğil onu ilmi farklı.ama insan ya vahyi doğru anlayacak ya deneyi ilke edinecek deneyle mülkün ilkelerini tesbit edecektir...deneyi mümkün olmayan ilimleri de bu ilkelerle belirleyecek...

Cahillerden yüz çevirmek İslamın özüdür...Deneyi terk edenden yüz çevir yani...o vahyi de doğru anlamaz...çünkü

Tevbe esmaya yapılır...Gazzeli savaşmadan önce hicret etmeliydi tevbe etmeliydi"el_GALİBE"önce esmalara tevbe et...sonra eylem-hal-düşünce duygu seç...Mülkün ilkeleridir esmalar.İslamı ilmi tefrik etmek bu ilkelerle bu terazilerle belli olurlar...

﴾70﴿ Ancak tövbe edip inanarak erdemli işler yapanın durumu başkadır; Allah böylelerinin kötü hallerini iyiye çevirecektir. Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
﴾71﴿ Evet, kim tövbe edip erdemli davranırsa bu durumda gerektiği şekilde Allah’a yönelmiş olur.
Tefsir

Tövbe (tevbe), kulun bir vicdan muhasebesi neticesinde duyduğu pişmanlığın ardından inkâr ve isyandan, her türlü kötülükten gönüllü bir vazgeçişi ve ona bir daha dönmeme kararlılığını ifade eder. Kur’an birçok âyette, bu şekildeki bir dönüşü son derece değerli bulur; –işlenen kötülükten dolayı pişmanlık duyup sağlam bir iradeyle vazgeçmeye karar verilmesi, ilgili kötülüğün tamamen terkedilmesi ve ona bir daha asla dönülmemesi şartıyla– inkâr, şirk gibi en büyük günahlar da dahil olmak üzere bütün bâtıl inanç, düşünce, kötü duygu ve davranışlar için yapılan tövbelerin makbul ve bunun, tövbe yapanın o günahtan dolayı günahlarını affettirmeye yeterli olduğunu bildirir. Burada da ifade buyurulduğu üzere, inkârdan dönüş iman etmekle, kötü amellerden dönüş ise bunların yerine iyi ve erdemli işler yapmakla olur. Ancak bütün bunlar psikolojik bir motife dayanması halinde mümkün olduğu için Hz. Peygamber, “Tövbe, günahtan dolayı pişmanlık duyup af dilemektir” buyurmuştur (Müsned, VI, 264; İbn Mâce, “Zühd”, 30). 70. âyette Allah Teâlâ’nın, bu şekilde tövbe eden birinin günahlarını (seyyiât) iyiliğe (hasenât) dönüştüreceği ifade buyurulmuştur. Tefsirlerde âyetin bu son ifadesi genellikle üç şekilde yorumlanmıştır: a) Allah, onların tövbe etmezden önce işledikleri kötülüklerden doğan günahlarını sevaba çevirir ve kıyamet gününde bu kötülüklere iyilikmiş gibi karşılık verir (meselâ bk. Taberî, XIX, 47-48). Bu yoruma göre tövbe sayesinde günah, sadece affedilmekle kalmıyor, aynı zamanda sevaba dönüşmüş oluyor. Bu yorum aşırı bulunarak âyete bizim tercih ettiğimiz şu anlam da verilmektedir: b) Allah, onların tövbe etmezden önceki kötü hallerini tövbe ettiklerinde iyi hallere çevirir ve onlar bundan böyle inkâr yerine iman ederler, isyan ve günah yerine itaat ve takvâya yönelirler; tövbe etmezden önce kötü insan iken tövbe sayesinde Allah’ın da yardımıyla iyi insan, iyi mümin olurlar (Zemahşerî, III, 105; Râzî, XXIV, 112). c) Şevkânî, bazı sahâbîlerin ve daha başka âlimlerin, âyetin bu cümlesi hakkındaki görüşlerini şu şekilde özetler: Buradaki “değiştirme ve çevirme” (tebdîl), sadece “affetme” anlamına gelir. Yani Allah onların söz konusu günahlarını affedecektir, yoksa onları iyiliklere çevirmeyecektir (IV, 103). Bununla beraber son iki yorum arasında bir fark görülmemektedir. Affedilenlerin cezalarının kaldırılması, âkıbetlerinin kötüden iyiye çevrilmesidir.Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 139

Tevbe mescid-i harama tevbedir kıblemiz yönümüz Allahtır esmadır...Kıble bir marifet okuludur...İlim-bilim İslam tevhid okuludur o.secde örtüşme okulu o kıyam kırat var orada...2/150:Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescidi Haram’a doğru çevir, ve her nerede olsanız yüzünüzü ona doğru çevirin ki insanlar için aleyhinizde bir delil olmasın. Ancak içlerinden haksızlık edenler başka. Siz de onlardan korkmayın, benden korkun. Hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım, hem gerek ki doğru yolu bulasınız.

Tevbe et ecdadın marifetine..."İyiliğe iyilik her kişinin, kötülüğe iyilik er kişinin, iyiliğe kötülük şer kişinin kârı...demiştir Şeyh Edebali

Bin kere tevbeni bozsan yine gel:Fatır/3:Ey insanlar! Allah’ın üzerinizdeki nimetlerini hatırınızdan çıkarmayın. Allah’tan başka gökten ve yerden size rızık veren yaratıcı var mı? O’ndan başka tanrı yoktur. Öyleyse niçin haktan dönüyorsunuz?

Fussilet/30:“Rabbimiz Allah’tır” deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: “Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!

Furkan/73:Kendilerine rablerinin âyetleri hatırlatıldığında o âyetler karşısında körler ve sağırlar gibi bilinçsizce davranmazlar. Ayetten kasır deneydir...deneyden başka akla nur olan yok...vahiy de nur ama ayetleri de doğru anlamazsın deneysiz...