0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
209
Okunma

seslenmişti
ruhunun bütün izleri fırtınalarıyla kayıp
filiz vermişti kuruyan tohumlar
hayat veren damlalarıyla..
çok zordu yeniden kaybetmek
içselleştirmek onca şeyi
ve tekrardan doğacaktı güneş
kırık ışık hüzmeleriyle..
korkuyordu
kaybolacak o güzel anılar diye
hâlâ tamamlanmamıştı o resim
eksik canlar vardı yarınlardan kalan..
o yağmur damlaları değdiğinde göğsüne
bir ferahlık gelirdi ürkek yüreğine
o ölü dirilirdi baştan ayağa
söylenirdi aynı şarkılar bağıra çağıra..
şimdi hatıratı eksik bir kalemin hüznü var içimde
boş sayfaların ağıtları feryat figan
bir savaş suçu işlemiş gibiyim
akan her mürekkebim gözlerimde kan..
sahi kimdi en çok unutan?
hatırlatmak için çabalayandı kaybolan
ve bu öyle siyah bir kayboluş ki hiç yok yerini tutan
kendi gölgesinde gizleniyordu yoktan var olan..
kırmızı gülücükler ekleniyordu tüm eksik anlarına
kim buldu bizi nutku tutulmuş kaçışlarımızda
nereden geldi şu hercai mavi telkinleri
kendi siyahımızda kapkaranlık olmuşken..
şimdi esen rüzgârdan bir parça alıp koyuyorum göğsüme
kayboluyor çektiğim binbir çile
kimse alamaz onu benden, sen bile!
kurtuluyorum ürkütücü baykuşlardan..
ve en sonunda yine bir yağmur damlasına teslim oluyorum
bütün mevsimleri aşılıyor ruhuma
kimliğimle tamamen nevbahar oluyorum
kozasından çıkarak uçuyor bembeyaz kelebek sonsuzluğa..
5.0
100% (1)