2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
237
Okunma
Deniz, mavi bir sır gibi uzanıyor ayaklarımızın altına.
Rüzgâr, zeytin dallarını ve begonvilleri aynı anda okşuyor.
Sen — gülüşünle ışıyorsun,
beyaz duvarlarda mor bir gölge gibi.
Kos’un taş sokaklarında gün batımı ağır ağır iniyor.
Her adımda denizin kokusu,
her köşe başında mor bir hatıra gibi açan begonviller.
Kumlara çıplak ayak basıyoruz —
ayak izlerimiz birbirine karışıyor,
sanki ada bizi tanıyor, bizi birleştiriyor.
⸻
Barbuni.
Denizin hemen kıyısında, rüzgârın kalbinde bir masa.
İki kadeh,
tuzla ve şarapla karışan bir sessizlik.
Dalga sesiyle yan yana susuyoruz
kelimeler artık gerekmez oluyor
aşkın sesi dalgalara vuruyor
Gün batımı burada daha yavaş, daha derin.
Güneş, denize ağır bir altın gibi batıyor.
Gökyüzü bir an için mor, pembe, turuncu
her renk aşkın bir hâli sanki.
Senin gözlerinde o ışık,
denizle birleşiyor,
ben orada kayboluyorum.
Aşk burada su gibi;
her dalga bir sözcük,
her köpük bir sır.
adını bilmeden söylediğimiz bir dua gibi
sarmalıyor bizi,
susarak, severek,
ve hiç bitmeyen bir akşam gibi.
5.0
100% (4)