(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
insan bazen dünyayı yalnızca gözlerinin ardından değil, yüreğindeki perdelerle de bulanık görür. o perdeler ki; ne yalnızca buğulanmış bir camdır, ne çizilmiş bir gözlük camıdır.
o perdeler, geçmişin gözden silinmeyen tozudur. anılardan, eksik sarılmalardan, yarım kalan cümlelerden sızan bir sis.
bir çift gözlüğün ardından bakarken kaç detay kaçırılır? kaç tebessüm silikleşir, kaç bakış kıyısından geçer sevgiyi? belki de aşk, görmeyi başaramadığımız yerden sessizce çekilir. siz onu sanırsınız, o gölgesini sevdirir size.
kırılgan camların ardından bakarken birini kırmak ne kadar kolaydır, değil mi? oysa niyet sadece camı silmekti, belki de sadece bir kez olsun net görmekti. ama gözlükler yerine kalbini değiştirmeyi seçemediğinde, aşkı da bulanık yaşar insan.
siz ona doğru bakarken, o sizi seyretmeyi bilmez. siz bütün netliğinle oradayken, o hâlâ buharın arkasındadır.
sevmek cesaret ister. gözlüğü çıkarmak, kendinle ve karşındakiyle çıplak bir netlikle yüzleşmek demektir. gözlerinin içine, yüreğinle bakmak gerek. çünkü bir çift göz dediğimiz sadece bakmaz; dokunur, anlar, yeri geldi mi ağlar. ama camın ardındaysan hiçbir duygu gerçek yüzüne çarpmaz. hep yankı olur, hep geç kalır.
gidince fark edilen sevgiler, aslında hiç hakkıyla yaşanmamıştır. onlar sisli sabahların içinde kaybolmuş erken vedalardır. kalp, görmeyi seçmediğinde değil; göremediğinde yorgun düşer. ve bazen gitmek, bir çift gözlüğü düşürmek gibidir.
şimdi belki aynanın karşısında kalmıştır yalnızlığı. her sabah gözlüğünü takarken, seni değil, seni eksik tanımış hâlini hatırlıyordur. aynaya değil, içine bakmayı bilmeyen her insan gibi..
gül kahvesi gözlerle bir kez daha bakabilirse dünyaya, belki o zaman anlar... sevgi, asla puslu bir şey değildi. sadece o, netliği taşımaya hazır değildir.
.........
''gül kahvesi” bu iki kelime, ilk bakışta tanıdık gibi görünse de birleştiğinde bambaşka bir atmosferin kapılarını aralıyor. ne sadece bir çiçeğin zarafeti, ne sadece bir kahvenin acılığıdır bu. ikisi arasında, hatta ikisinin ötesinde bir renktir, bir hissin adıdır bu. ve bu başlığı seçen şair, sıradanın içinden sıradışıyı çekip çıkaran sezgisiyle, kendi edebi haritasında özel bir noktayı işaret ediyor.
bu iki sözcük daha önce böylesine içsel bir armoniyle birleştirilmemiştir. bir renk olarak da, bir metafor olarak da “gül kahvesi”, literatürde neredeyse hiç rastlanmayan, ama duyulduğu anda zihnimize bir resim çizen, kalpte bir sızı bırakan türden.
şiir dünyasında gerçekten özgün olan çok az şey vardır. çünkü pek çok kelime çoktan binlerce kez kullanılmıştır. fakat bir şairin asıl mahareti bilinen kelimelere hiç söylenmemiş anlamlar yükleyebilmesidir. daha önce tek tek var olan ama asla bu şekilde yan yana getirilmemiş, bu bağlamda yoğrulmamış bir birleşimdir bu.
Kelimelere yeni elbiseler giydiren, anlamın sıradanla yetinmesine razı olmayan bir şairi tanımak, okumak büyük bir keyif.
............
bir gün gelir camı değil, kendimizi kırarız. parçalar avuçlarımızda keskin bir hakikat gibi kalır. işte o anda anlarız ki sevgi puslu değilmiş, biz puslu bakıyormuşuz. renkler kaybolmamış aslında, biz gözlerimizi kapamışız. dünya değişmemiş, ama biz camın arkasından çıkınca ışık değişmiş gibi görünürmüş.
Sözcüklerime bu kadar dikkatle, bu kadar derin bir sezgiyle yaklaşmanız beni gerçekten çok etkiledi. “Gül kahvesi” benim için sadece iki kelimenin birleşimi değil, duyguların, anıların ve sessiz bir huzurun rengiydi. Siz o anlamı böylesine zarif bir dille çözümlemiş, hatta kendi yorumunuzla yeniden doğurmuşsunuz.
Yazarken insan bazen neyi ne kadar aktarabildiğini bilemez; ama sizin satırlarınızı okurken, anlatmak istediklerimin bir yankısını buldum. O yüzden bu yorum benim için sadece bir değerlendirme değil, aynı zamanda kelimelerime verilmiş bir can gibi.
Zaman ayırıp böylesine incelikli bir gözle bakmanız, her kelimenin ardındaki hissi fark etmeniz, bir yazar için en güzel karşılıktır. İçtenliğiniz, edebi duyarlılığınız ve bu güzel yorumu benimle paylaştığınız için yürekten teşekkür ederim, saygı değer ağabeyim. ☕🌹
Sözcüklerime bu kadar dikkatle, bu kadar derin bir sezgiyle yaklaşmanız beni gerçekten çok etkiledi. “Gül kahvesi” benim için sadece iki kelimenin birleşimi değil, duyguların, anıların ve sessiz bir huzurun rengiydi. Siz o anlamı böylesine zarif bir dille çözümlemiş, hatta kendi yorumunuzla yeniden doğurmuşsunuz.
Yazarken insan bazen neyi ne kadar aktarabildiğini bilemez; ama sizin satırlarınızı okurken, anlatmak istediklerimin bir yankısını buldum. O yüzden bu yorum benim için sadece bir değerlendirme değil, aynı zamanda kelimelerime verilmiş bir can gibi.
Zaman ayırıp böylesine incelikli bir gözle bakmanız, her kelimenin ardındaki hissi fark etmeniz, bir yazar için en güzel karşılıktır. İçtenliğiniz, edebi duyarlılığınız ve bu güzel yorumu benimle paylaştığınız için yürekten teşekkür ederim, saygı değer ağabeyim. ☕🌹
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.