0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
54
Okunma
Bir çocuk ağlıyor sokak lambasının altında,
oyuncağı yok, ekmeği yok,
ama karnından çok yüreği aç.
Bir anne, susturamadığı evladını
koynuna değil, toprağa sarıyor.
Ben bunu gördükçe,
gözyaşlarımı tutamıyorum.
Bir genç, hayal satıyor köprü başında,
kaderini sigara dumanına sarıp içiyor.
Bir ihtiyar, elindeki bastonla
yalnızlığını sayıyor kaldırım taşlarında.
Ve ben,
her nefeste bir insanlık eksiliyor sanıyorum.
Kimsesizlerin mezarı adsız,
açların duası sessiz,
adaletin terazisi yamuk,
merhamet, vicdan defterinden silinmiş.
Ben hâlâ inanmak istiyorum
“İyiler kazanacak” masalına,
ama her haber bülteninde
bir parçam daha ölüyor.
Bir yanda altın sofralar,
öbür yanda kuru ekmeğe hasret mideler.
Bir yanda alkışlanan yalanlar,
öbür yanda susturulan doğrular…
Kimin duası göğe ulaşır, bilmiyorum;
ama ben dua ederken bile utanıyorum
insan olmaktan.
Kardeş, kardeşi vuruyor
bir bayrak farkıyla.
Din, iman, adalet, hürriyet
hepsi dilde kalmış, yürekte değil.
Ben,
bir çocuğun gözünde
Tanrı’yı arıyorum hâlâ.
Ve ne zaman bir kuş sessizce düşse gökyüzünden,
ne zaman bir anne oğluna kavuşamasa,
ne zaman bir dost pula satsa dostunu,
ben Ozan Güner içimden bir türkü söylüyorum sessizce:
“Düşündükçe
Ozan Güner Kaymak
Amsterdam 04.10.2025
5.0
100% (1)