2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
150
Okunma
EYLÜL
Raks ediyor yüreğimde,
İç burkan ayrılığın ürkütücü sessizliği.
Var olmanın dayanılmaz hafifliğinde,
Yeniden doğuşa gebe bir Eylül’ün hüzünlü edasında
Yaprak yaprak kopmak sana attığım her adım,
Aslında bir vedanın gizli eşiğindeymiş ayağım...
En sona bıraktığım, anlatamadığım,
Kederin hicranın kavurucu ayazı kelimelerin,
Sessiz, derin her hecesi olan kaderin cilvesinde,
Çoktan bitmiş bir hikâyeydi sevdamız.
Ve ben hâlâ ateşe yalın ayak yürüyen sevdaların düşler ülkesindeyim...
Senden sonra betim benzim soluk,
Göz pınarımdan çağlarken yaşlar oluk oluk,
Bir yanım yağmur, bir yanım eylül rüzgârı...
Hayatın akıntısında kürek çekmek gibi.
Unutulmuş babil’in mistik masallarında seni aramak ne zor imiş meğer...
Ufuklara kanat çırpan yorgun martılar misali,
Okyanusun ortasında susuz kalmak.
Senle dolu içimde seni aramak,
Sensizliğe susamak...
Hayal dünyasında hakikat arayışında
Çırpınıp durmak ne çok zor imiş meğer...
Mutlu olup yeşermeyi beklerken
Acının şahidi olmak...
Tenime değen gözlerinin ışığında solmak,
Tıpkı eylül gibi.
Senden esen seher yelinde kokunu yakalamak,
Babil’in asma bahçelerinde uçuşan kelebek misali,
Hazan rüzgârlarına karışıp savrulmakmış meğer...
Yaşanmış bütün duygular çığlık çığlık sararıyor,
Vatanı işgal edilmiş mülteci misali
Yalnızlık duygularında ordan oraya savrulmak,
Kırgın yüreğimin hüzünlerinde alev alev yakıyor beni tüm haşmetiyle...
Bak yine çıkıyor ömrümün takviminden bir Eylül,
Acıta acıta yaprak dökümü umutları kıra kıra...
İstenmeyen dalda zorla tutunan çorak topraklarda açan kan çiçekleri gibi,
Nice gazel ile yarışır durur hasretim...
Eylül’ün koynunda savruldukça benliğim,
Küllerle örtülür kor olmuş solgun yüreğim.
Nice mevsimdir ne Hazan bilir ne güz’ü bilir özlemin,
Sensiz her bahar bir serçenin gözyaşlarında kara Eylül meğer...
GÜLHATUN ÇAKIRLAR
5.0
100% (6)