(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yıl 1982, Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Alayurt köyünde yaşayan bir çocuktum. Midyat-Dargeçit İlçe yolunun hemen kenarında duran, süryanilerin ve müslümanların birlikte huzur içinde yaşadığı bir köy. Yolun öte tarafında ise sanırım ismi Altıyol olan bir köy daha vardı.
Seksen ihtilalinden miydi, neydi bilinmez ama erkeklerin çoğu o aralar şehre, yahut düğüne falan gittiklerinde takım elbise giyerlerdi. Hatta ceketi olmayan insanlar önemli bir yere gideceklerinde, yahut şehre ineceklerinde birbirlerinden ödünç ceket alılardı. Ben de takım elbise giyenlere; özellikle babama ve köyün öğretmenine hayranlıkla bakar, onlar gibi takım elbise giymeyi hayal ederdim.
Bir bayram arefesinde babamla Dargeçit'e bana bayramlık almaya gitmişiz. İlçede elbise satan iki üç dükkan vardı. Nasıl bir elbise istersin diye soran babam 'katlık isterim!' demiştim. Çocukluğumda nedense takım elbiseye 'Katlık' derdi bizim oralılar.
Elbette Güneydoğu'unun bu her yere, çocuk takım elbisesine ve kendisine bile uzak yerinde bana uygun takım elbise bulmak pek mümkün görünmüyordu. Diğer dükkanlara da sornuş ama her seferinde, 'çocuğa göre takım bulamazsınız..' cevabı almıştık.
Farklı alternatifler sunulsa da mızmızlanıp red etmiştim. Babamsa yavaş yavaş sinirleniyordu ama tek erkek çocuğu olduğum için de sabrediyordu. Nihayetinde Dargeçit'te bulamayacağımızı anlamış, meydanda bekleyen dolmuşun şoför mahalline bilet alıp Midyat'a gitmeye karar vermişti babam. Şoför mahallesi detayı müthiş önemlidir Güneydoğu'nun kadim yolculuklarında. Neyse...
Midyat'a vardıktan sonra dükkan dükkan gezmiş ve fakat bulamamıştık. En nihayetinde babam artık ciddi ciddi sinirlenmeye başlamıştı ki, adamın biri bize bir dükkan tarif etti. Oraya gidince, esnaf bize sünnet için birkaç takım elbise getirdiğini sadece bir tane kaldığını, muhtemelen de bana olacağını söylediğinde ne o zaman yaşadığım hissi, ne de şimdi anlatınca üzerime çöken bu duyguyu tarif etmemin bir yolunu bulamıyorum.
Aslında ençok da babam mutlu olmuştu. Yoksa o gün beni dövmek zorunda bile kalabilirdi:)
Getirdiler takım elbiseyi. Bembeyaz! Babam giydirdi beni. Sanki bana özel yapılmıştı. Dükkan sahibi, 'yeğenim bu takım çok beyaz, terliyken, elin kirliyken dokunma, kirlenir, sararır,' demişti.
Köye sevinö ve mutlulukla dönmüştük. Artık bayrama ve takım elbise ile arzı-ı endam etmeme iki gün vardı ama zaman geçmek bilmiyordu. Elbisemi ve tabiki kunduramı sabahlara kadar kokluyordum. Rüyalar görüyordum beyaz ceket üzerine. Bayramın gelmesini seksen asır bekledim sanırım.
Ve evet, bayram geldi... Annem beni giydirdi, o da tembihledi beni takımımın beyazlığı üzerine. O gün ve diğer bayram günlerinde bana dokunmaya çalışana, bayram diye öpmeye çalışan ablalarıma, akrabalarıma, bana ilişmeye çalışan arkadaşlara hep aynı cümleyle tepki veriyordum: DOKUNMAYIN BANA BİR DE BEYAZ CEKETİME! diye...
Bu yazdığın destanın önsözü böyle. Jir'in son sözleri hep destandır!
Beyaz ceket, sahte ciddiyet. Ninjalar sınıfta tilki ise arıza. Sarı giysili kadın sahnenin suflörü. İki şiiri de yanlış zamanda astın. İlki dünün şiir oldu. Bu ise anasayfada görünmeyecek. Şiirlere acımıyorum. Yorumlarıma... :))
Sevdiceğinle ağız ağıza uyuyacağın bir uyku diliyorum sana. İyi ki varsın; cansın. Sayende gülümseyerek uyuyacağım bu gece; biri gerçekten şiirlerimi hissederek ve ruhuna kaydederek okumuş diye...
:)) Ben hafızamı kaybedersem ölürüm, ruh, zihin hafıza neyse artık ölümsüzse ben cennete senin şiirlerinle gideceğim. Haydi iyi geceler. Güzellik uykumu uyuyayım Sevgi ile.
Sen ciddi gülersin ben arsız arsız. uykusunda dal gören kuş sbaha şiir kusarmış. (bir şiirn vardı yıllar önce balkondan alt kattaki kadının balkondaki çiçeklerine kusmuştun. Yeşille sembolize etmiştin. Hatırlıyor musun?
Sevdiceğinle ağız ağıza uyuyacağın bir uyku diliyorum sana. İyi ki varsın; cansın. Sayende gülümseyerek uyuyacağım bu gece; biri gerçekten şiirlerimi hissederek ve ruhuna kaydederek okumuş diye...
:)) Ben hafızamı kaybedersem ölürüm, ruh, zihin hafıza neyse artık ölümsüzse ben cennete senin şiirlerinle gideceğim. Haydi iyi geceler. Güzellik uykumu uyuyayım Sevgi ile.
Sen ciddi gülersin ben arsız arsız. uykusunda dal gören kuş sbaha şiir kusarmış. (bir şiirn vardı yıllar önce balkondan alt kattaki kadının balkondaki çiçeklerine kusmuştun. Yeşille sembolize etmiştin. Hatırlıyor musun?
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.