0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
56
Okunma
sayfaları kaydırıyorum
parmağım yukarıdan aşağıya iniyor
sanki bir mezarlıkta dolaşıyormuş gibi
her isim, bir taş
her taşın altında bir anı
ve ben hepsine sırayla dokunuyorum
aradığımda açmıyorlar
çünkü ölüler telefon taşımaz
ama yine de numaraları silmiyorum
çünkü mezarlık taşlarını da kimse söküp atmaz
onlar sessizlikleriyle var olur
ve susarak daha çok şey söylerler bana
rehberde hâlâ duruyor eski sevgililer
“nasılsın” demediğim dostlar
ve bir daha hiçbir gün batımını göremeyecek akrabalar
onları silemiyorum
çünkü silmek demek
öldüklerini ikinci kez kabullenmek demek
ve ben ikinci defa aynı acıyı yaşamaya cesaret edemiyorum
parmağımın ucunda mezar taşları kayıyor
fotoğraflarına bakıyorum
hala genç, hala sağ, hala gülüyorlar
oysa hepsi çoktan gitmiş
geriye sadece rakamlardan ibaret bir hatıra kalmış
arasan açmayacak, yazsan dönmeyecek
ama yine de oradalar
soğuk ve suskun birer isim olarak
düşünüyorum
belki de telefon rehberi aslında bir mezarlık zaten
yaşayanlarınkini bile saklıyor içinde
çünkü kimse kimseye gerçekten ulaşamıyor artık
konuşmalar yarım, sesler yorgun, selamlar eksik
yaşayanlar da ölüler gibi cevap vermiyor çoğu zaman
yani herkes bir taş kadar sessiz aslında
bazen silmeyi düşünüyorum
ama sonra duruyorum
çünkü belki de o isimleri taşımak
benim taşıyabildiğim tek yas
belki de birini unutmamak
onun numarasını silmemekle mümkün
mezarlık taşını kaldırmazsın ya
işte o yüzden dokunmuyorum hiçbirine
rehberimde yüzlerce isim var
ama arayabileceğim kimse yok
mezarlığın ortasında bağırır gibi hissediyorum kendimi
ve biliyorum:
bütün bu sessizlik içinde
en çok kendi sesime yabancıyım.