0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
115
Okunma
Bir gönül sofrası kurmuştum seninle,
Ne şatafat istedim, ne süslü sözler…
Bir tebessümün yeterdi akşamlarıma,
Bir çay, bir bakış, bir de sen yeter...
Kalbimle açtım soframı sana,
Ne rol yaptım, ne eksik verdim sevgiden.
Ben sende “ömür” bulmuştum bir zamanlar,
Sen bende sadece “o an”ı sevdin nedense.
Hatırlar mısın, nasıl susardık birlikte?
Konuşmadan anlaşmanın en saf haliydik.
İki yudum çay arasında bin hayal kurardık,
Ama senin hayallerin başka yollara kaymış meğerse.
Zaman geçti…
Sofram aynı yerde, ama sen yoksun.
Sandalyen hâlâ boş,
Ama içimdeki yerin dolu dolu sustuğun.
Ben hâlâ aynı çayı demliyorum,
Ama tadı yok artık, sen yoksan eğer…
Her fincanda biraz geçmiş, biraz eksiklik,
Ve her yudumda bir iç çekiş var, derinden gelir.
Sen gittin…
Belki de haklıydın kendi dünyanda.
Ama bil ki, bu gönül sofrası
Kapatmadı sana olan kapısını hâlâ.
Yine de öğrendim…
Herkes gönül soframa oturamazmış.
Kimileri doyar gider,
Kimileri aç kalır çünkü yüreğini getirmezmiş yanında.
Ve sen…
Sen de aç geldin, tok döndün belki,
Ama ardında bir yangın bıraktın bana.
Yine de hoşça kal,
Çünkü bazı misafirler
Gitse de sofrada hep bir iz bırakır zamanla…
SONMISRA
5.0
100% (1)