3
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
163
Okunma

BU BİR LEYLA DESTANIYSA
Kararan bulutlar gibiydi gözleri
Ne ağlayabiliyor ne de gülebiliyordu.
Geceye bırakmıştı umutlarını.
Yıldızları mesken tutmuştu bakışları.
Bir dal sigarasıydı efkarını dağıtan,
Bir de koyu demli çayına uzanıyordu ıslak dudakları.
Anlatıyor, duymuyordu.
Yürek sesi bastırıyordu teselliye dönüşen cümleleri.
Sağır, dilsiz,
tren istasyonlarında bekleyen yolcuydu artık.
Ne kimse umrundaydı
Ne kimse dindirebiliyordu acılarını.
Yanıktı yüreği.
Kimsenin bilmedigi
Kimsenin duymadığı yerlerde ateşe verilmişti duyguları.
Çıkmaz sokaklara düşmüştü yolu.
Ne tarafa dönse çıkar yol bulamıyordu.
Kapanmıştı tüm pencereler, sıkı sıkıya.
Ruhu bir zindan misali, rutubetli mekanlara tutsaktı artık.
Perperişan hayalleri.
Neydi bu ızdırap
Neydi bu keder.
Sorgulamadan yapamıyordu.
Bir yürek bu kadar acımasız
bırakılır mıydı kaderine.
Oysa ki,
Nadide bir bahar çiçeği gibiydi Leyla.
Bahar çiçeği olsa da inadına kışa düşerdi yüreği.
Zoru zorlamayı severdi.
Bir de sabun kokulu sokaklar da yürümeyi.
Yüzüne yüzüne vururdu nemli ,
yağmuru getiren günbatımları.
O yine vazgeçmiyordu yüreğinin sesiyle karanlığa yürümekten.
Bu bir Leyla destanıydı.
Alışmıştı kışlara çiçek açıp özgürlüğünü ilan etmeyi.
Yüreği bir kelebek misali süzülüyordu avuçlarından.
Hayalleri vardı.
Mutlu olmalıydı
O da hak etmeliydi yaşamayı.
O da hak etmeliydi huzuru ve mutluluğu.
Puslu bir akşamüstüydü.
Karanlığın içinde bir mum ışığı aydınlatmıştı ayak uçlarını.
Adımlarının gölgesi düşmüştü yüreğine.
Bu neydi şimdi.
Neydi yüreğindeki bu haykırış.
Kumsalda kaybolmuş deniz yıldızını, uzanıp avuç içlerine aldı.
O kadar güzeldi ki.
Kalbi yerinde duramıyordu.
Yaratıcının ödülleri bitmiyordu işte.
Ayakları yine yere değmiyor
Sevmeyi seviyordu.
Hak edene değer vermek onun işiydi.
Ama hak edeneydi bu çırpınışları.
Ayın şavkı yüzüne yüzüne vurdukça yüreğini de ısıtıyordu.
Yeni başlangıçlardan hiç korkmuyordu.
O kadar mutluydu ki
Kısacıkta olsa mutluydu
Çok mutluydu.
O bununla yetinmişti.
O bununla yetinmeyi seçmişti.
Hayat böyle o da biliyordu.
Kötülerle sınandıkça,
iyilerin kalbine çiçek açmak,
huzuru aralamak gibiydi.
Koşuyordu, koştukça koşuyordu
Nefes nefese kan tere bulanmıştı.
Nefesinin bittiği yerde.
Bir ezan sesiydi yükselen.
Kuş sesleriydi huzuru getiren.
Sabahın eşsiz kokusu.
Yüzünde huzurun ve şükrün tebessümü.
Bir rüyadan mutlu uyanmak
Bir rüyadan ağlayarak uyanmanın yerini almıştı çoktan.
Bir demli çay bir dal sigara.
Bu bir Leyla destanıysa
Yaşanacak güzel günlere
Bir çay da benden olsun.
##09/07/2025##
(Elif Ümit Çetin)
5.0
100% (6)