"yaş kurunun yanında yanar"
aksilik bu ya
yıllarca
o gönlünü halıcıya ben tankunyacıya kaptırmıştık

kör bir kuyunun başında
başkasının gözlerinden
kendimizi aradığımızı birbirimize itiraf edemedik

sessizliğin fena yanlarını geceye,
gündüze ince ince sardırıp
kalabalık bitişik evde
ya da onun bitişiğinde
kalsın istedik


günler sonra ikimizde
adımızı vurup yüzsüzlüğe
koca ömürlü kavak ağaçlarının altına
sermiştik piknik örtüsünü
ne açtık; nede açıkta idik;


gökyüzü başını yaslamış bulutlara
yarım uyuklar gibi
ve asıl günü kurtaran manzara
uslu bir çocuktan rol çalmıştı deniz


koca burunlu taşlar
ıslak dalganın yana devrilen perçemlerini
ben öptüm o göz yaşı döktü

şişe de keyifli duran üzümün ,
ezik başı geldi aklıma
ekmeği buğusu sevmek için
suçun en büyüğü
dokunuşun diğer dokunuşu memnun etmesi lazım
ben kalbine küsen bir put idim

yani
kalabalık yerde unuttukları
unuttuklarına karışır
yarın tekrar gelelim biz
deyip ayrıldık
hislerimizden...

19-08-2025
ist