1
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
338
Okunma

GÖÇEBE
Hayat denen tozlu yolda, düşe kalka yürüdüm ben
Ömrümü dert kundağına, beleyerek bürüdüm ben
Dağladım nefsin gözünü, yarım asır kör idim ben
Gerçeklerle yüzleştirip, gözlerimi açtı yıllar
Harcayarak gençliğimi, rüzgar gibi geçti yıllar
Ne çocukluğuma doydum ne gençlikte sefa gördüm
Felek vurdu sillesini, türlü türlü cefa gördüm
Ne sevgiden kadir kıymet, ne dosttan bir vefa gördüm
Gençliğimi bir kadehte, yudum yudum içti yıllar
Mavi başlı turna gibi süzülerek uçtu yıllar
Bir de baktım ne göreyim, tel tel ağarmış saçlarım
Sanki karda kalmış gibi, uyuşur parmak uçlarım
Akıp geçiverdi zaman, bomboş kaldı avuçlarım
İhtiyarlık hanesinin, kapısını açtı yıllar
Kısa ömür fistanını bir çırpıda biçti yıllar
Gurbet trenine bindim, ömrümün gençlik çağında
Otuz senemi harcadım. zalim gurbet ocağında
Sılama hasret yaşadım, ayrılığın kucağında
Katmer katmer yüreğime hicran odu saçtı yıllar
Gölge düşürüp gönlüme el sallayıp kaçtı yıllar
Meğer her şey yalan imiş, gerçek sandığım ne varsa
Emanet imiş anladım, şu fanide mal, mülk arsa
Dünyanın en zenginisin, elin ayağın tutarsa
Yaş elliyi geçtiğinde anladım ki hiçti yıllar
Sanki bir göçebe gibi dün konmuştu, göçtü yıllar.
Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ
5.0
100% (4)