10
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
371
Okunma

Eyleme zinhâr gurebâya istihkâr,
Meseldir; ateşten eşeddir âh-u zâr,
Sen ki fahrin ile fakire mededkâr,
RAHMÂN da ola sana her dâim medâr…
Bulur zâhir kendin’ ol kimse lâşehâr,
Dar olur ana tüm cihân, âhir-i kâr,
Olsan’ a âsumânda bir kutb-u sitâr,
Olmaya sakın KAHHÂR sana sitemkâr…
Mi’râc’a yol alıp, Burak’a ol süvâr,
İnfak der Furkân; ki abd ola şâhsüvâr,
Kıl ol melekleri özüne senâkâr,
Himmet buyura hikmeti sonsuz SETTÂR…
Ulular sarf eylemiş kelâm-ı kibâr,
Has kul için onlar mânidâr-ı miyâr,
Nitekim DEYYÂN’ın kuluna sözü var:
“Olurum âhir el-Hâk, Men sana Vamdâr!..”
Mâhir kalemlere teşekkürlerimle:
Kılma zebûn gönlü, geda ile istiğnâ,
Yükselir arş’a garîbin âh-ı bînevâ,
Nefsini sanma sakın sultân-ı evliyâ,
RAHÎM ister ki kul ola herkes Hudâ’yâ…
andelip
Kim ki gönülden Rabbe kul olur,
yandıkça küllerinden taze taze gül olur..
Darda kalmaz muhakkak,
dağ taş vuslatına yol olur.
Murâdî
İstihkâr: Hor görme, aşağılama.
Eşedd: Daha şiddetli. Çok fazla şiddetli.
Fahr: Fazîlet. Büyüklük. Şeref.
Mededkâr: Yardımcı, mu’in, nasır. Nusret veren.
RAHMÂN: Ayrım gözetmeksizin tüm canlılara merhamet eden, koruyan.
Medâr: Dayanak, yardımcı.
Lâşehâr: Leş yiyen.
Âhir-i kâr: Son iş olarak.
Âsumân: Gökyüzü, semâ. Felek.
Kutb-u sitâr: Kutup yıldızı.
KAHHÂR: Kahredici, kahreden, yok edici.
Sitem-kâr: Sitem edici, sitem eden.
Süvâr: Ata binmiş. Binici.
Şâhsüvâr: Usta binici.
Senâkâr: Öven. Medheden.
SETTÂR: Örten. Bağışlayan.
Kelâm-ı kibâr: Büyük, akıllı, velî ve meşhûr zâtların
güzel, vecîz ve çok kıymetdâr olan sözleri ve kelâmı.
Mânidâr-ı miyâr: Anlamlı, ma’nâlı olanın ölçüsü.
DEYYÂN: Herkesin hesâbını ve hakkını en iyi bilen ve veren. Hâk Teâlâ.
El-Hâk: Gerçekten, hiç şüphesiz, doğrusu
Vamdâr: Borcu olan. Borçlu.
Hadîd - 18: Şüphesiz sadaka veren erkekler ve dişiler
ve Allaha öyle karz-ı hasen takdîm edenler,
verdikleri kendileri hesâbına kat kat katlanır,
bir de onlara şerefli bir mükâfât vardır.
Karz-ı hasen: Sâdece Allah rızâsı için verilen ödünç. Fâizsiz verilen borç.