1
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
149
Okunma

çırılçıplak bir sabah geçiyor içimden
gömleğinin düğmeleri kadar suskunsun
avuç içi kadar bir bahçeye sığınmışım
içinde dut var,
karadut çocukken öptüğüm tek leke
ağzından adımı söküp
dilinin ucunda kurutuyorsun
kıyıda kalmış bir yaz gibi,
ben
geç uyandığım her sabahı
sana geciktiriyorum
kumaşından düşen kelimeler var
kimin ceketi bu?
kim sarmamış beni
bir annenin sesi kadar eski
bir suskunlukla yürüyorsun üstüme
ceketimin yakası isyan ediyor
kol düğmesi âşık olmuş
tutunamayan bir ipek böceği gibi
ilmek ilmek sabrını örmüş zamana
ah, annem…
gömleğim benim…
beni giymeyen her şey yarımdır
sen içini kus diyorum
çünkü suya batmışsın
susuzluktan değil,
gölgesini sevmekten boğuluyorsun
sonra bir şey oluyor:
ellerin
avucuma düşüyor birer birer
kelimeler gibi,
tane tane
ve kimse bilmiyor
karadut neden hep en çok susan meyve
Turgay Kurtuluş
5.0
100% (1)