0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
133
Okunma

Sarımsak kokusu geliyor burnuma...
Ölüm kokusu değil...
Kimse ölmedi bugün henüz....
Ne bok yiyorsunuz?
Kırmızı yüzlü, şişman polis nefes nefeseydi.
ince bıyığı soluklarına tempo tutar gibi titreşiyordu.
Telsizden bir ses duyuldu
"Tüm... tüm birliklere
çağrı... tüm birliklere...
Ben... Burada bir....
Bakışlarını daktiloyla yazılmış satırların üzerinde gezdirdi.
Hekim ölüm saati konusunda bir şey söyleyemiyordu.
Görünürdeki yaralardan söz etmekle yetiniyor,
ölümü boğma sonucu nefessiz kalmayla açıklıyordu.
Daha fazlasını öğrenebilmek için,
cesedin uzatılması ve otopsi yapılması gerekecekti.
Komiser cesede yaklaştı.
Eğildi,
yüz hatlarını inceledi.
Akşam olmadan,
Saat kaçtı...
bölgedeki tüm serserilerin,
aylakların,
hırsızların listesini görmek istiyorum.
Bir de,
üç yüz kilometrelik bir daire içinde,
Araba hırsızlıklarını,
tüm hırsızlıkları.
Tüm otelleri,
restoranları ziyaret etmeniz gerekecek.
Sorularınızı faksla gönderin.
En küçük bir ayrıntıdan,
en ufak
bir kuşkulu hareketten,
dikkat çeken bir yabancıdan haberim olmalı.
Bir fikriniz var mı?
Bir kuşku, falan?
Tam tersine.
Şimdilik,
her şey mümkün görünüyor.
Bir kavga.
Bir intikam.
Enteller arası bir şey.
Ya da homolar arasında.
Ya da en basitinden,
rastlamış bir serseri,
bir sapık.
Kafanı toparla.
Kâbusun içine dal.
İçinde iyi olan ne
varsa, bu işe ver.
Kötülüğün yüzünü ancak öyle görebiliriz.
Filmlerde hiç görmedin mi?
Etrafta kovan bırakmamak lazım...
İyi ama, ne istiyorsun?
Polis misin?
Gerçekten de polis misin?
Beni ararsan,
kendini ölmüş bil.
Sen dilsizsin,
ömür boyu dilsiz.
Ben polisim, puşt herif!
Herifi yere fırlatıp dışarıya, güneşe çıktı.
O ise yalnızlığına sığınmış,
günleri,
saatleri,
haftaları sayıyor,
ağzını açmadan,
koca hafta sonu
tatilleri geçiriyordu.
Modern olma iddiasındaki bina,
Keçiörenin her köşesinde...
sanki...
hiç tamamlanmamış gibiydi.
Ya da belirsiz bir restorasyon süresi geçiriyormuş gibi.
Alçak tavanlı
koridorlar,
raptiyelerle tutturulmuş,
çocukların yaptığı resimleri vardı.
Çocuk boyunda, palto
kancaları.
Her şey tersti.
Kendimi ezilmiş bir ayakkabı kutusunda hissetti.
Mezarlar ve haçlar, güneşin altında parlayan yosunlar gibi,
gri ve yeşil arası renklerde,
hafif bir
meyil boyunca uzanıyordu.
Parmaklığın ardından,
çiy ve solmuş çiçek kokusunu soludu
Aldığım ilaçlar burnumdan gelmeye başlar oldu.
Burnumdan gelen nefes sağlık ocağı kokar oldu.
Ellerim titriyor ilk kez iğne olacak çocuk gibi.
Kimseye birşey söyleme kaymaklı ekmek kadayıfım.
......................
Evde tatlı bitti elimde 80 tl lik zehir mademki evden çıktık.
Osmanlı tatlısı almasak mı?
Doktor yazısı gibi attığın son mesaj ne anlamam lazım?
5.0
100% (2)