5
Yorum
20
Beğeni
0,0
Puan
245
Okunma

_Hayatın yükünü omuzlayan herkesin sessiz çığlığıdır bu…_
Ben, kırgın duaların yetim çocuğuyum hayat...
Ellerime kadar döküldü umudun çamuru, tutacak yer bulamadım kendime.
Ben yoruldum hayat,
ama yenilgimi gömmedim henüz toprağa.
Kırık bir ekmek gibi bölündü ömrüm,
her payına düşen dertleri sindire sindire yedim.
Sen doyurmadın beni,
ben yine de aç kalmadım,
çünkü umudun kokusunu buldum
en fakir günlerimde bile.
Yorgunum, hayat
sana küsmedim,
çünkü küsmek, insanı taş eder,
taş da düş kuramaz.
Ben, düşüne yaslanarak dirilen bir yolcuyum.
Her sabah uyandığımda
gözkapaklarımda eski yaraların tuzu
birikir belki,
gözlerimde hâlâ
kimseden öğrenemediğim bir inat yeşerir.
Ne sevgisizlik öldürebildi beni,
ne aldanmak.
Ben kendi ellerimle
yıkılıp yeniden kurmayı öğrendim,
o yüzden acılarımı bile
ödül bildim kendime.
Ve bil ki ey hayat,
öğrendim;
bir insanın en büyük emaneti
kendi omzuna yaslanabilmektir.
Çünkü herkes bir gün gider,
kendinden kaçamaz insan.
Ben kendime tutundum,
kimse görmedi,
ben orada,
kendi elimden tuttum düşerken.
Gidenlere yol verdim,
kalanlara da sabrı…
kimseye yük etmedim yaralarımı,
içimde taşıdım,
kimse duymasın diye.
Çünkü insan,
yüreğinin kırığıyla barışınca
dünyaya bile meydan okuyabilir.
Ey hayat,
üstüme geldin geldin,
ben dimdik kalabildim;
çünkü düşmek kolaydı,
kalkmak
işte onu sana bırakmadım!
Unutma, hayat:
yorulmak, yenilmek değildir.
Ben, yorgunluğumla bile
ayakta bir destanım.
Ve hâlâ içimde
sana söyleyecek
bin şiirlik nefesim var.
Ve şimdi bil ki;
küllerim bile direnir sana,
çünkü ben,
kendimden başka bir mezar tanımam.
_Ve unutma, en karanlık geceler bile kendi sabahını doğurur; sen dimdik durdukça…_
Peri Feride ÖZBİLGE
29. 06. 2025