0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
111
Okunma

Eğer gözyaşlarına karışsam, gömülsem,
Yüzünden süzülsem, tanır beni o.
Tutsak kalbim çarpar boğulur halde,
“Gel bir kez,” desem, keşke duysa o...
Ömrümün aydınlık nuru olsaydın,
Ah keşke, mutlulukla dolsaydık biz.
Bir ömür sabırla yaşardım razı,
“Neden?” demeden, Allah’a dertsiz.
Gidiyorum,
Gidiyorsun,
Hiç konuşmadan,
Sanki dilsiz kalmış bir yürek gibi...
Bin yıldır yanmış aşk ateşi bile,
Bize gelince sanki soğumuş gibi...
“Leyla ile Mecnun” gibi yanmadık mı?
“Ferhat ile Şirin” bizden mi küstü?
“Geçen Geceler”deki Zeynep’in ahı,
Aşkımızla mı ödendi borcu?
Belki de geç kaldık aşk bahçesine,
Ya da erkenden kopardık gülünü.
Darılmış mıydı bize sevdalılar?
Ne yazık, tutamadık mutluluğun elini.
Kalbimi parçalar, söylenmemiş söz,
Dilimi koparsam, keşke diyebilsem...
Neden “Seni seviyorum!” diye bağırmadım,
“Gel bir kez,” desem, keşke diyebilsem...
Göğsüne karışsam, kanına aksam,
Sonuçta kalbin ritmi tanır beni.
Sönmeden kalbin ateşli nefesi,
“Gel bir kez,” desem, keşke diyebilsem...
Mahzuna Rustamova Vahobjanovna, Taşkent Tıp Akademisi Termiz Şubesi 4. sınıf öğrencisidir.
5.0
100% (2)