0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
151
Okunma
Baştan tadalım çorbamızı kaynasın,
Sözcükler yavaşça cümle olsun,
Tontonitos havlasın.
Aşk, ekmek gibi bölünsün sofrada.
Ruhumuzu dualar paklasın
Bir Terinos duası düşsün evrene...
Pala, sıska bir adamdı — gölgesi bile ince,
Bıyıkları seyrek, sesi yok gibiydi.
Ama gel gör ki oturunca koltuğa,
Kalkmazdı alacağını cebine koymadan
Terinos iç geçirirdi sessizliğine:
“Bazı adamlar konuşmadan konuşur. "
Benim zevkim: denize bakan bir masa,
Bir şişe kekik suyu, biraz da keçi peyniri
Hey Pala gel bakalım — konuşmazdı,
Tahsil ederdi alacaklarını suskun.
Terinos’un dünyası böyle; hafif hüzün,
Ama içinde yaşar hep sonsuz bir düğün.
Kıtmir havlar holigrama, “Hüüüp” sesiyle,
Kara deliğin çevresinde zaman bükülürken.
Tontonitos kuyruğunu sallar, rüzgârda,
Martılar uçar, gün batımı maviye çalarken.
Terinos şapkasını düzeltir, hafif güler,
“Zaman bile yanılır, bazen dönüp bakar bize.”
Dandanakan Muharebesi kadar eskiydi
Evrenin iç çekişi — usturuplu.
Bir kavun kadar tatlı ne varsa,
Çekildi "hüüüp" diye, tek karaltılı.
Terinos uzandı boşluğa doğru:
"Zevkler bile ölür, ama nefasetle!"
Terinos, bir mitosun eşiğinde, bölünmüş,
Cebinde para olsaydı çıkaracaktı çarşıya.
Ama zamanın ruhu ağırdır, yakar içini,
Efsaneyi yaşar, ödemeyi unutmuşçasına.
Adımlarını sayar boş sokaklarda,
Kendini arar, yitip giden yılların arasında.
“Gelsin!” dedi Terinos, şapkasıyla selam verip,
“Seni köpekler yesin, ama Tontonitos’u bu işe karıştırmayalım.”
Keliternos mutfağa kaçtı, gülmekten değil,
Soğansız bir hayat düşünemediği için.
Aile dedik mi hala da vardı, amca da,
Terinos’un akrabaları bitti zamanla dalga dalga.
Biz de dinleriz bu eski masalı hâlâ,
Ama “Hala Arapça’da teyze demekmiş ya..."
Zaman hem bir akraba, hem uzak bir kadın,
Göz kırparken geçmişten, geleceğe bakın.
Terinos gülümser, dişleri eksik belki,
Ama her sözüyle zamanı eğip büker ki...
Terinos elini uzatır sofranın üstüne,
Gözleri kapalı, ama gönlü açık:
"Bismillahirrahmanirrahim,"
dedi usulca, deniz de sustu bir an
Bismillahirrahmanirrahim;
Allahümme ya Ganiyyü ya Hamidü ya Mübdiü ya Müidü, ya Rahimü ya Vedud eğnini bi helalike an haramike ve bi fadlike ammen sivake.
Verdiğin nimete şükürle eğilirim.
Son lokma bitince eğildi başı,
“Rabbim,” dedi, “sofrada ne eksik ne fazla.”
Bir bakır kaşık bıraktı tabağın kenarına,
Tontonitos usulca peşine takıldı yavaşça.
Keliternos, masa örtüsünü toplarken sustu,
Zaman bir an durdu, sanki unuttu koşmayı...
Terinos, Kairos Limanı’na bakmadan yürüdü,
Mehtap, göğsünde ışık gibi açıldı.
“Bugün de geçti,” dedi, “aç kaldıysak da ruh doydu,”
Çorbanın duası hâlâ dudaklarında asılıydı.
Ve biz, bir masal gibi dinledik onu hâlâ,
Zamanın ruhu geçerken, Terinos’a selam çaktı.
5.0
100% (1)