11
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
328
Okunma
Bu şiir, sadece bir şehri değil; bir ümmetin hayalini, bir çağın dirilişini ve bir medeniyetin vicdanını anlatır.
Ararsan
yeryüzünde bir sırra açılan kapı,
Göğe yaslanmış yedi tepe,
gölgede aşkın yaprağı.
Zaman bile eğilir önünde,
susturur kendi soluğunu,
İstanbul’dur o — hem vuslat,
hem de ayrılığın duası.
Kubbelerde
yankı bulur ezelî bir çağrının sesi,
Minare minare yazılır göklere
yükselen nefsin secdesi.
Her adımında peygamberin gözyaşı,
bir velînin niyazı,
Toprağında yürüyen mazlumun
ayak sesi bile aziz.
Ey yedi dağın üstünde
bekleyen mavi sancak,
Seninle başlar diriliş,
seninle dolar ezelî toprak.
Kudüs’e giden yolları
kendi içine saklayan sır,
Sen ki hem bir başlangıç,
hem de susan çağların haykırışısın.
Dünya eğilir önünde,
gölgen bile secdeye varır,
Çünkü sen sultanlar şehri değil,
şehirlere sultan yazarsın.
Bir taşında Mimar Sinan’ın sabrı,
Bir sokağında Mevlâna’nın
susuşu vardır.
Ey İstanbul!
Yalnız bir coğrafya değil,
Bir ümmetin rüyası,
Bir çağın sabrıdır
senin adın.
Ve biz,
senin gölgende bekleyen
Adını bilmediğin
son şahitleriz.
5.0
100% (15)