KENDİME AİT SÖZLERİM:

"Ey aşk! Kendine yüreğimden başka mesken arama! Yüreğimden hiçbir dem eksik olma! Âlemlerin kapısını açan yegâne anahtar sensin!"

"Unutmak zâfiyettir. Söz konusu aşk ise, unutmak âfiyettir.."

“Ömürlük huzur sermayesi gibi gözlerin..”

“Yarattığına duyulan aşk bu denli derin ise, Sana duyulan aşk nasıldır? Bu gece yelpaze gibi açtım yüreğimi. Rahmetinden bir nebze ferahlat beni. Ve ulaştır hiçlik makamına..”

“Bir gün bu hayat bitecek. Sen, ben ve diğer hepsi çürüyüp gidecek. Ve belki de seni hiç görmeyecek, bilmeyeceğim. Oysa sanki bir zamanlar bir şeyler yaşanmıştı. Ne garip..
Platonik aşka sayıklamalar..”

“Ey Sevgili Bil ki; Yanımda olan yokluğuna değişmem yanımda olmayan varlığını.."

“Eğitim mi tıynet mi? Elbette önce Tıynet. Tıynetsizlerin eğitimsizi de eğitimlisi de beladır..”

"Fiziksel özürlülere değil, dinleme ve konuşma özürlülere acıyın. Çünkü ilk gruptakiler gayrı iradi, ikinci gruptakiler iradî özürlülerdir.."

"İnsanları devlet adamı olup yönetmektense, gönülleri fethedip insanları yönlendirmeyi yeğlerim.."

"Saygı, samimiyet ve doğru iletişimin açamayacağı kapı yoktur. Yeterki muhatabınız dinlemesini bilsin.."

"Aşktan korkuyorum; irademi hiçe sayıyor. Ve yine aşkı çok seviyorum; bana irademle yapamadıklarımı yapabilme gücü veriyor."

"En büyük okul, hayat okuludur. Diploması da kendisi kadar zorludur: Şerefli bir ölüm.."

"Anlamak zaman ister. Ama zaman da çoğunlukla anlaşılmayanı alıp götürür.."

"Şairlerin en verimli çağı gençlik yılları, yazarların ise son zamanlarıdır. Çünkü şiir hayal gücünden, nesir ise tecrübeden beslenir. Nesirin dağarcığını ise şiir canlandırır.."

"Kafası vesvese ile dolu olanların yürekleri karanlık bir çıkmaz sokaktır. Kendi karanlıklarına hapsolup bir kurt gibi kendilerini kemirirler. Vicdanları bu karanlığın esiridir.."

"Sevilmeyi ancak sevmeyi bilen hak eder. Sevdiğin halde sevilmediysen, yanlış insanın peşindesin demektir. Böylesi bir mecrada olmaktansa hiç sevilmemek daha iyidir.."

"Gözyaşı pişmanlığın delili, günahların kefaretidir. Ne kadar çok dökülürse, kalpler o kadar temizlenir.."

"Sevgilim yüreğindeki tek kişilik kadroda beni istihdam et. Emeklilik ikramiyem seninle bir yastıkta kocamak olsun. Hizmetim son nefeste son bulsun.."

"Aptallar, aptal olup olmadıklarını dahi düşünmezler.."

"Saçlarımın ak düşmüş telleri, siyah olanları aklanmaya çağırırken; bilgelik yolunda yürüyen sûretimin tebessümü artmakta.."

"Müebbet yediğini sandığım yüreğime, koşulsuz salıverilmeyle af yasasının mührünü vurdum. Aklım ve kalbim bir oldu, beraber yürüyorlar geleceğin meçhul yollarına. Yüreğim bir kuş gibi hafif ve özgür. Geçmişe dair ne varsa silindi dimağımdan. Geleceğin inşasına bugünden itibaren bugünler şahit olacak. Bugün benim yeniden doğduğum gündür. Şahit olsun takvim yaprakları.."

"Haklı olarak gurur yapanlar onurlu insanlardır; haksız gurur aptalların işidir."

"Ne olduğun, nerede bulunduğun, mevkin makamın statün değil aslolan. Nereden geldin nereye gidiyorsun bunu bileceksin. İyiye iyi, kötüye kâbus olacaksın. Mert olacaksın. Karnından konuşmayacaksın. Açıktan konuştuğun zaman, için dışın bir olacak. Adam olacaksın adam! Adamlığın mektebi hocası yok. Kendini adam edemeyenin varlığına gözümüz tok!.."

"Onursuz bir beraberliğin piyonu olmaktansa, onurlu bir yalnızlığın şahı olmak. Bütün mesele.."

"Artık yazamayacak kadar yorgunum. Hayat öylesine yordu ki beni, kelimeler komik kalıyor tasvir etmeye. Bir gün bir şafak vakti tavşan kanı çayımı paylaşmaya gelirsen, gözaltımda oluşmuş çukur ve saçlarımın akı anlatsın sana beni.."

"Seni kaybetmekten korkmam. Yüreğim izin vermedikten sonra hiçbir yere gidemezsin. Tek korkum, sana olan aşkımın bitmesidir.."

"Sevgilim ellerimiz ve kalplerimiz öyle bir kenetlensin ki, gün gelip yedi tepeli şehri temaşa ederken, yedi kat gökteki melekler kıskansın bizi.."

"Asil, tertemiz, tatlı bir acı dolaşıyor damarlarımda. Adı AŞK bunun. Cudi Dağlarını yakasım, aramızdaki tüm şehirleri ezip geçesim var. Kırk çerisiyle Çin Sarayını basmaya giden Kürşad gibiyim. Kürşad hükümdarı esir almaya, bense kalbimin hükümdarına esir olmaya gidiyorum. Günler haftalar ellerimden akmaya mahkûm. Takvimler tutamaz deli yüreğimi!.."

"Ayrılık esnasında aşığın ettiği acı ve kötü sözler, yaşadığı aşktandır. Aşk ayrılıkta acı konuşur, nezaket tanımaz. Bir insan ayrılırken nezaket gösterip, iyi dileklerde bulunuyorsa, o âşık değildir ve riyakârlığın zirvesindedir. Çünkü karşısındakini sevmediği halde, karşısındakinin kendisinden sonra sevmesini ve sevilmesini asla istemez. Zamanı geldiğinde kendi yerini başkasının alacak olması, bu tür riyakâr bencillerin egolarına vurulacak en büyük darbedir."

"Saba makamında okunan huzur dolu bir sabah ezanı sonrası tan vaktinin dinginliğinde, gözlerinin mahmur ışıltısıyla göz göze gelmek isterdim sevgilim. Ne acı ki, sen de hayatın teşalesine kapılıp ’O An’ların güzelliklerini ıskalayan milyonlarca insandan birisin sadece. Birazdan gün tamamen doğacak ve yine her günkü monotonluğunla, gündüzün telaşesine kapılıp gideceksin. Ben mi? Herkes gibi sıradan ama hayatı an be an büyük yaşayanlardanım. Gündüzlerin kazanımları bana bu anları satın alamaz.."

"Bu gecede bozulmadı yalnızlık orucum. Gitgide açlık grevine dönüşüyor yalnızlık nöbetlerim. Oysa ışınlanmayı çoktan icat etmeliydim ve hemen ardından kelimelerim mucizeler yaratmalıydı, gözlerim gözlerinde ay tutulması gibi takılıp kalmış bir halde.."

"Kızkule’m ol. Bense sendeki tüm güzellikleri yaşayan, sana en güzel açıdan bakan Üsküdar sahilin olayım. Geceler, gündüzler, mevsimler gelip geçsin. İnsanlar, vapurlar, saatler akıp gitsin. Her geçen seni eksin görsün, eksik yaşasın. Seni ben bileyim, ben göreyim, ben yaşayayım. Ben senin için yaşayayım, sen benim için yaşa. Ki İstanbul kadar güzel, İstanbul kadar büyük olsun aşkımız.."

"Bazen gereksiz insanların gereksiz sözleri aklıma geldiğinde hafızamın yüzüne tüküresim geliyor. Kalbim suçsuz, bu kısır döngüye ortak değil. Çünkü hafızama çanak tutup, beynimi acıtmıyor bile.."

"Ey dilim suskun bir ölü gibiyim şimdi. Vuslat çözümsüz bir bilmece. Kalemimde mavi mürekkep tükendi, siyah renk mürekkebe gebe.."

"Kitaba ne hacet, aşk benim hayatımı kitap etmiş, maşuğum açsın okusun. Her anım her dakikam sayfalara bedel olmuş. Her yerim Yunus misali aşk dolmuş.."

"Bütün duygular hüzünden türedi. Öyle olmasa doğarken ağlamazdı insan. Yasak elmadan bu yana sürgündür burası. Kahkaha atanlara aldırma. Onlar başlarını yastığa koyduklarında yaptıkları vicdani muhasebe ve döktükleri gözyaşlarını, toplum içinde söyleme ve gösterme cesaretinden yoksun birer zavallıdırlar. Attıkları kahkahalar, vicdanlarını köreltip katmerleştiren birer maskedir. O yüzden suratları soğuk ve çirkindir. Onların kahkahalarına "ben sizin damarınızı bilirim" edasında gülümse ve geç.."

"Sadâkatle yüreğimin kanunlarına uy ki, ismimin adaleti gibi adilce seveyim seni.."

"Gittiğim her şehirde, bir kaldırımları bir de mezarlıkları sevdim. Yaşayan ölülerin gereksiz uğultularından kaçarken, beni dinleyeceklerini söyleyerek davet ettiler. Ve ben onlarda kendimi buldum.."

"Bundan böyle herkes bilsin ki, "Seni Seviyorum" cümlesine ozanca bir savaş açıyorum. "Seni Seviyorum" cümlesiyle başlayan aşklar birgün acılar mezarlığına gömülmeye mahkûmdur. Öldükten sonra dirilişe inanan imanlı bir kalp gibi, ebediyet mezarlığına gömülecek bir aşkın arayışı içerisinde "BİZi Seviyorum" cümlesini yürekten haykıracağım sevgilimi bekliyorum! Bundan böyle her çift yürekte Yaşasın "BİZi Seviyorum!.."

“Ve şimdi yine yeniden sevmek zamanıdır. Bu yeni günün sabahının taze başlangıcı gibi. Heybende acı veren aşklar değil, mutluluk veren aşklar olacak. O yüzden geçmişe dair her şeyi çöpe boşalttığın bu güzel heybene, başka hiçbir şey doldurma. Yoluna koyul ve yürümeye devam et. Birazdan güneşin ilk ışıkları gibi gülümseyen bir kız karşılayacak kalbini. Geçmişten kalan korkularından sıyrıl ve taze bir sabah gibi sen de ona gülümse. İşte aşkın ilk adımındasın. Unutma kalp insanlardan yorulur, sevmekten değil. Doğruyu seçeceksin çünkü artık yanlışı biliyorsun..”

"Tüketmeden sevmek istiyorum seni, hergün ve azar azar, ama bir ömür boyu..
Az ama devamlı yapılan bir ibadet gibi terk etmeden sevmek istiyorum. Nasıl ki dünden kalan yemek bugünkü kadar taze değilse, sadece bugün sevmek ama hergün tazelenen bir sevgiyle sevmek istiyorum..
Yeni görülmüş güzel bir rüyanın etkisi kadar güzel hatıraları anımsayan ama tatsız hatıraları amnezi hastası gibi unutan bir sevgiyle sevmek istiyorum seni..
Ve seni gelecekte dahi, “bir halden başka bir hale çevirme, değiştirme” anlamına gelen "kalb"imle değişmeden, eğilip bükülmeden, başını eğip bükmeden artarak, çoğalarak, heybemize hergün bir damla sevgi daha damlatarak umman gibi uçsuz bucaksız sevmek istiyorum.."

"Ya yol ver, ya da yolumu kapatma. Sen kalkma yerinden, İstanbul sana yakışıyor. Ben sana doğru yürümesini bilirim. Kimsenin görmediği gizemleri çözmesini bilen gözlerimle nasıl keşfettiysem İstanbul’u, senin de gönlünü keşfetmesini bilirim. Eğer ki direnirsen, surları yıkıp İstanbul’u fetheden Fatih gibi, ben de gönlünün surlarını yıkıp kalbini fethetmesini bilirim.."

"Sen alfabenin başısın, ben de sonu olayım, arada bütün harfler hapsolsun lügatimize. Bir ömür sana söyleyeceğim sözler sınırsız olacak çünkü. Tekdüzelik uğrayamayacak bile gönül hanemize. Yazmayı yeni öğrenmiş bir çocuğun heyecanıyla yazacağım en aşkça şiirlerimi. Ve en olgun en ustalık dönemim sen olacaksın şairliğimin..
Ben şair miyim bilmem. Bildiğim tek şey, sen benim kalbimde şiir gibi çağlamaktasın.."

“Bir zamanlar "Artık yazıyla anlatılamayacak kadar yorgunum" diyen bir şairin, artık yazıyla anlatılamayacak kadar güzel duyguları yaşadığı güzelliksin sen..
Ben suretimi aynada görmesem de olur; suretimdeki tebessümüm senin olsun. Ben sîretimdeki mutluluğumu bir ömür yaşamak istiyorum. Çekme, suretin gibi güzel olan gönül güzelliğini sîretimden sevgili!..”

“Muradi Râbi Ulu Cami’de 705 yıllık huzur. Arka sokaklardan tüten leblebi kokusu. Caddelerde kalabalık düğün konvoyları. Ayakkabıcılar arastasında yer yer muhabbet tüten çay evleri, lezzetin doruğunda tandır kebabı. Bir başkadır Anadolu’m. Bir başkadır Çorum..”

“Alaca’da lapa lapa kar yağıyor. Bembeyaz örtüye bürünüyor şehir, gelecek adına bembeyaz muştular verircesine. Ananemin eski anılarla dolu evinde, fırınlı sobada kestane kebap keyfini yaşıyoruz. Bu eskiye özlem değil, eskiyi yaşamak değil. Muhabbetlerin, eski aile ve dost sıcaklığının eskilerde kalmadığının, halen süregeldiğinin ve bunun bilincinde olup, bunu Anadolu’mda yaşayabilmenin keyfidir..
-Sıladan Geleceğe Umutça Anekdotlar-“

“Tarihi yazdıran kültür, icatlar, milletler, devletler, savaşlar, sanat eserleri.. vs. dir. Tarihi yapan ise ’Cesaret’tir. Allah cesareti Türk Milletine bahsetmiştir..”

“Her şey imkân değildir, iman gerekir. Çanakkale imansız imkânı dize getiren imanın adıdır. Türk Milleti, dünyada Adaletin ve Ali-Devlet olmanın sırrına Çanakkale ruhunu idrak ve tatbik ettiğinde yeniden erişecektir..”

“Davud’un her şeyi gören gözüyle dünyayı yönetenler. Dünyayı yönetenlerin yerli uzantıları. Suyunuz ısınıyor. Sizin zahirde her şeyi gören gözünüz var. Bizim bâtında hepinizin hesabınızı tutan öfkemiz. Öfkemizin Nuh Tufanı gibi dağları bile yutacağı çetin günü bekleyin. Ant olsun ki, Allah’ın vaadini yerine getireceği kutlu kıyamet neferleri olmaya ant içtik. Başlılara baş eğdireceğiz; dizlilere diz çöktüreceğiz..
Sizlere dünyanın hakimini tekrar öğreteceğiz!..”

"Nihayetinde Galip Gelecek Olan Benim" buyuran Hak Kelâm’a inanan, yolunda yürüyenlere selam olsun..
Elbet bir gün, bir gün elbet Yafes’in oğulları, Sam’ın oğullarını yenecektir..
Oğuz’un 24 boyundan geldik; âleme nizam verdik. Titre ey şerrin 13 kolu, yok oluşunuz bizden olacak !..”

“Kılıçlar çekilene kadar susacağız, bir kıyamet tufanı gibi kopmak için. Kıyamet gibi bir tufan kopacak, yeryüzündeki tüm pisliklerin üstüne. Tarih tekerrürden ibarettir. Ve tarih Türk’ün nizamına en zorlu günlerin her deminde şahittir..”





Her hakkı saklıdır®


Devamı gelecek, ömür sürdükçe..

Ömer BOLAT