18
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
374
Okunma

Şiirim, insanın kendine ve çevresine tuttuğu aynanın çatlaklarından sızan bir yüzleşme çağrısıdır.
1-Dış dünyayı anlamaya çalışırken iç dünyamıza ne kadar bakıyoruz?
2-Kalbimizi kurutan nedir?
3-Ya bir selamla açılacak kapıları kaç kez görmezden geldik?
Her dörtlük, bir soruyla bitiyor; çünkü cevapları şiirin içinde değil, okuyanın vicdanında gizli.
Bu dizeler bir yargı değil, bir davettir. Göz göze, gönül gönüle gelmeye… İçeri girip bir selam vermeye...
Can kabuğunu çatlatıp göz kırpmış,
Hem cılız hem yaş kanadını çırpmış,
Uçmaya yeltense dikene çarpmış,
Başını kaldırıp onu gördün mü?
İnsan kendisine olmuş yalancı,
Hem bozguncu hem hayata talancı,
Kimi dünyasını bulmuş yabancı,
İçeri girip bir selam verdin mi?
Herkes içerdi ömrünün çayını,
Arardı eşlik edip çay koyanı,
Bulduğu demi bile sakınanı...
Hiç iki lafın belini kırdın mı?
Beni ararsan ki bulutlara bak,
Yağmurları tutup taşırım ak pak,
Kalpler her zamankinden daha kurak,
Bekleyenlerin gönlüne vardın mı?
Ey can, içine dönüp yüzleşerek,
Ruhuna inip ne varsa eşerek,
Marazını söküp çıkarman gerek,
Hatanı görüp yüzüne vurdun mu?
Mesut, yalın ayak basıp kumlara,
Gün gün yürüdün nice haramlara,
Layık gördüğün için mahrumlara,
Göz yaşlarıyla tövbeye durdun mu?
Gönül dostumuzdan:
Ayna varsa, çevir onu kendine
Kînine bağlı, sığmazsın bendine
Biât mı ettin Vesvâs efendine
Odun toplarsın, cehennem yurdun mu?....Nafiz BASAN’ a teşekkür ediyorum.
5.0
100% (25)