3
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
394
Okunma

______
Bu şiir, bir gidişin ardından içimde kalanların susamadığı bir gece doğdu.
Zaman kimi yaraları iyileştirmiyor, sadece üzerini örten bir yorgunluk bırakıyor.
Ben bu dizeleri, bir kadının sustuğu her cümleden, tuttuğu her gözyaşından,
ve gitse de gitmese de,
bir adamı hep içinde taşıyan kalbinden döktüm.
Belki bir gün o da okur diye yazmadım,
ama okuyan herkes, bir yerinde kendini bulsun istedim.
Çünkü hepimiz, bir zamanlar ev sandığımız bir gönülden
misafir gibi uğurlandık.
Ve şimdi biliyorum:
Bazı dualar kabul olmaz, çünkü bizi daha fazla yakar.
Ama yine de dua ediyorum:
“Bir daha böyle yanmasın kalbi bir kadın, kendi yüreğiyle.”
Peri Feride Özbilge
Sen gittin ya,
zamanın eli artık geri sarmıyor…
Bir sabah ezanı gibi
boynuma dolandın,
içimde eksik kalan bir kıble gibi.
Ne zaman secdeye varsam,
adı seninle başlıyor tüm dualarım.
Kaderimi sana doğru büktüm ben,
sense bir hançer gibi
tam ortasından yırttın kalbimi.
Bir sabah kuşu gibi
çırpınan içimdeki huzuru
kırık dallarda unuttun.
Ne bir selam bıraktın arkana
ne de “ben de yandım” demeye
cesaretin vardı.
Sanki sevdamı
bir kıştan çaldın,
cebindeki sonbaharı
benim baharıma sürdün.
Sen
beni benden aldın demiyorum artık,
çünkü ben senden
bir daha kendimi toplayamadım.
Aynam paramparça;
bakışlarımda yalnızlık kırıntısı,
sesimse
bir sokak kedisinin ağustos feryadı gibi.
Yollarıma yağmur serptin,
ayak izlerimi sildin,
ve sonra
güya başka bir bahçede
gül toplamaya gittin.
Unuttun mu?
Ben o gülleri
ellerimle sulamıştım
parmak uçlarımdan sızan kanla,
gecelerle yoğurup
gözyaşıyla mayalamıştım.
Şimdi istesem ne fark eder?
“Dön” desem…
O güller çoktan
başka kollarda bir demete sarılmıştır.
Ver bana,
yalnızlığımla dolu o suskun geceleri ver.
Ver,
kırdığın aynaları ver ki
kendime yeniden bakabileyim.
Ver bana,
göğsümde hâlâ atan
artık sana atmayan
bu kalbi ver…
Yıllarımı çaldın demiyorum artık, seninle giden o yıllar,
benden çok sana yakışıyordu.
Sen,
benim sabrımdan çalınmış
bir hayaldin belki de.
Güllerimi kopardın, evet
o güllerin yerinde şimdi
kurumuş bir umut bahçesi var.
Toprağa her bastığımda
sana kırılmış bir kök ağlıyor içimde.
Sırtımdaki hançer değil acıtan,
onu hangi şefkatle tuttuğum…
“Benim olmasa da zarar görmesin” diye
kendi canımdan esirgediğim
o zarif diken.
Yollarımı ver deme,
zaten senden sonra yürüyemedim ki.
Her yol sana varıyor,
her kavşakta bir “keşke” duruyor,
geçmek yasak,
geri dönmek mümkün değil.
Ben seni
bir dağın gövdesine yasladım da
sen o dağı
bir avuç kibritle tutuşturdun.
Dumanı hâlâ
göğsümde tütüyor.
Şimdi ne mi istiyorum?
Ne yıllarımı geri ver,
ne de yollarımı…
Bir dua bırak geride:
“Bir daha böyle yanmasın kalbi
bir kadın,
kendi yüreğiyle.”
Ben seni
bir zamanlar “evim” sandım,
meğer ben
misafirliğe gelmişim.
Senin o gönül hanen
hiç bana yer bile açmamış.
Şimdi…
Ellerinle ördüğün
o başka hayatta mutlu ol, olur mu?
Benim uğruna yandığım ne varsa
sana güneş olsun.
Şunu bil ki,
Gölgen,
benden önce varıyor hâlâ her yere.
Ve ben hâlâ seni
karanlıkta seviyorum.
Peri Feride ÖZBİLGE
11.06.2025