4
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
291
Okunma

_____
.....Pencereyi açmaya korkuyorum.
Çünkü rüzgâr bile senden bir şey getirir diye
ürküyorum...
Sen gidince
zamanın ipi koptu duvarda,
takvim eski bir suskunluğa döndü.
O günden beri
saatler, beni bekliyor.
Ve ben seni.
Sahilde taşlar kadar ağırlaştım,
gözlerimde tuzlu bir geçmiş kabarıyor.
Rüzgârla yan yana büyüttüğüm cümleleri
şimdi tek başıma susuyorum.
İncir dalları göğe doğru uzarken
gövdemde bir yara gibi
büyüyor beklemek.
Kimi zaman rüyalarda
bir ses gibi dönüyorsun,
ama hiç yüzünü getirmiyorsun.
Bilirim,
bazı gidişler temmuz kadar sıcaktır,
ama bir yanım hep üşür.
Yazın ortasında kış yüklü bir cam gibi
buğulanır içim.
Seninle başıma değen gökyüzü
şimdi alçaldı,
ve senin adını anmak
bir dua kadar içli,
bir şiir kadar sancılı.
Ben kal dedim mi sana hiç,
bilmiyorum.
Ama gitmeyişini çok hayal ettim.
Ve bazı bekleyişler vardır,
gölgesi bile solgun düşer içe.
Senin gidişinle
bir ağacın en yüksek dalında
asılı kaldı kalbim.
Ne toprağa düşebildim
ne yeniden filiz verebildim.
Rüzgâr geçtikçe
senin sesin çarpıyor yüzüme,
ama sen yoksun.
Sadece kurumuş bir gülümseme,
bir de dudağımda
"keşke" tadında yarım kalmış cümleler.
İçimde bir sessizlik var şimdi,
dalından düşmemek için
bütün gövdesiyle direnen bir incir gibi…
Ve bil ki,
her bekleyişte yeniden çiçek açmaz bir ağaç.
Bazı dallar,
bir mevsimde unutur göğe bakmayı.
Senin yokluğun
bana gövdesinden başka sığınacak yeri olmayan
bir incir ağacı gibi kaldı.
Ve ben,
sadece orada,
senin bıraktığın boşlukta büyümeye çalıştım.
İşte şimdi
sadece meyveye duran bir dalın ucunda
tutunuyorum hayata.
Adı incir olsun,
seninle dalından kopmuş her şeyin.
Gidişinle başlar hasretin, yüreğin ortasında susarak büyür …
“Bazen bir meyve değil, bir gidiştir dalından düşen.”
Peri Feride Özbilge
08.06.2025