1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
206
Okunma

Kulağımda hâlâ çınlar eski radyolar,
Bir sabah ezanı gibi dokunur içime
Sobalı odalarda ütülü sevinçler saklı,
Anneler sabaha dek dikiş diker gizlice
Kalaylı bakraçlarda yıkanır umut,
Çocuk gülüşüyle parlar bakır taslar
Yeni alınmış bayramlık ayakkabılar,
Pencere önünde sıraya girmiş yıldızlar
Kolonyayla başlar muhabbetin âdeti,
Şeker tabağında döner zamanın çarkı
Mendil içi harçlıkla büyür dualar,
Dedem “Elini öp evladım” der, ağlar arkası
Sokaklar iğde kokar, güneş bile mahcup,
Mahalle arası misket cümbüşünde
Kapı kapı dolaşan neşeli bir alaturka,
Kıpkırmızı elmalar dizilir sepete
Saklambaç oynar hatıralar içimde,
Kahkahası yankı olur duvarlarda
Bayram demek, bir çocukluk yeminidir,
Hiç bozulmamış bir masalın arka kapağında
Karneyle alınmış portakallar gibi,
Bayram da az bulunur, çok sevilirdi
Kasetçalarlar fısıldardı Orhan’ı
Bir mendile sarılı yürek gibi gizliydi
Yırtık cepli şortlarda mutluluk vardı,
Gazoz kapağından taç yapardık başa
Babam ceketini giyerdi tıraşını olup,
Ve annem gül dökerdi terli alnımıza
Bir zamanın bayramı, bir ömrün şiiridir,
Anılarla boyanır çocukluk sayfası
Unutma, bayram sadece takvimde değildir,
Bir gülüş yeter bazen, açar bütün yazısı
Sedat Kesim
5.0
100% (5)